|
|
|
|
|
ONLAR!
BU VATANI KURTARMAK İÇİN
GİTTİLER VE DÖNMEYİ DÜŞÜNMEDİLER.
|
|
Çanakkale Savaşı kara harekatı safhası, esas olarak
25 nisan 1915 sabahı üç noktadan yapılan
çıkarmalarla üç cephede (arıburnu, seddülbahir,
kumkale) başlamış, daha sonra fransız birliklerinin
kumkale'den çekilmesi ile iki cephede (seddülbahir
ve arıburnu-anafartalar cepheleri) devam etmiştir.
harbin karakteri durağan mevzi harbidir. bunu nedeni
türklerin hakim konumda ve uygun arazide
karşıladıkları ingiliz-fransız hücumlarını, dirayet,
cesaret ve üstün bir yetenek gösteren subaylarının
idaresi ile her seferinde geri püskürtmeleri, lakin
ingiliz ve fransız kuvvetlerinin ezici sayısal
üstünlüğü, muharebe meydanına yeni yeni tanıtılan
bir silah olan makinalı tüfeğe karşı alışılmış
piyade hücum taktiklerinin çaresiz kalması ve
ingiliz ve fransız deniz kuvvetlerinin cehennemi
topçu desteği karşısında hücumlarının sonuçsuz
kalmasıdır.
|
-HASTA ADAM- |
|
Peki bu zafer nasıl kazanıldı?
1914'lü yıllarda Osmanlı, yorgun ve halsizdi,
Avrupalılar'ın deyimiyle ''hasta adamdı''. Birinci
Dünya Savaşı'na girecek durumda değildi. Yeni
çıktığı Balkan Savaşı'nın yaralarını saracak zaman
bile bulamamıştı. 1911 Trablusgarp ve 1913 Balkan
muharebeleri yenilgileri Osmanlı'nın adeta belini
bükmüş ve kendisine gelmesi çok zor olan bir süreç
içerisine girmesine neden olmuştu. Genç Türkler
iktidara geldiği 5 yıl içinde büyük toprak
kayıplarına uğramıştı. En değerli ordularını
bozgunda kaybetmiş, kucak dolusu paralar ödenerek
dışarıdan satın alınmış silah, top cephane ne varsa
onlar da Ekim ve Kasım ayının çamurlu, yolsuz Rumeli
topraklarında düşmana terk edilmişti. Koca
imparatorluk, çağın, sanayi devriminin, bilim ve
teknolojinin çok gerilerinde kalmış, zengin
Avrupalılar'ın ''kapitülasyon'' denilen ekonomik ve
mali boyunduruğu altında ezikti. Ülkede ne sanayi
denebilecek bir tesis, ne de tam anlamıyla yapılan
bir tarım vardı. Gaz yağından iğnesine, silahından
mermisine her şey için dışa bağımlı olan memlekete
ne düzgün bir yol, ne bir liman, ne de fabrika
vardı. İhmale uğramış insanları fakir ve
okutulmamış, devlet yönetimi çürümüş hazinesi
tamtakır olmuştu. Bir yıl öncesinden beri Alman
askeri Türk ordusunda geniş ıslahat yapmış, fakat
Balkanlar'daki yenilgiler büyük zarar getirmişti.
Bir çok bölgelerde asker aylardan beri maaşını
alamamış, orduda moral kalmamıştı. Donanma da mutsuz
ve demode bir haldeydi. Çanakkale'deki Garnizon
perişandı. Silahları ise çağdışı idi. |
-SAVAŞA DOĞRU...- |
|
Dünya kaçınılmaz bir paylaşım savaşına doğru
yönelirken, Osmanlı İmparatorluğu da bu savaş
karşısında tarafsız kalamayacağını fark etti. Bu
durumda yapılabilecek en doğru hareket ''ölünecekse
savaşarak ölmek'' idi. Halk ve İttihatçı üyeler,
Osmanlı'nın savaşa girmesine taraftar değildi. Bu
arada Alman Ordusu'ndan yetkililer, Türk askerini
eğitmeye başlamıştı. İttihatçılar Almanya yerine
İngiltere ve Fransa'ya yakınlık duyuyorlardı.
Almanya, sadece Enver Paşa ve diğer subaylara yakın
geliyordu. Çünkü, Almanya'da eğitim görmüşlerdi.
Almanlar da ittifakta çok istekliydi. İngiltere,
Genç Türkler'in iktidarına güvenmiyor ve onlarla
ittifak yapma teklifini reddediyordu. Ancak durum
böyle olmasına karşılık Osmanlı üyelerinden Hakkı
Paşa, İngiltere ile problemli konuları halletmek ve
ittifaka zemin hazırlamak amacıyla Londra'ya
gönderildi. Diğer yandan, Balkan savaşları sırasında
edinilen borçların tasfiyesi ve yeni borçlar için
Maliye Nazırı Cavit Bey Fransa'da faaliyette idi.
Fransa da tıpkı İngiltere gibi borç yanında
kapitülasyonlardan vazgeçmeye ancak diğerleri
vazgeçerse razı olacağını belirtti. Rus ordusu ise
güçlü ve disiplinliydi. Ancak sanayisi beklenmedik
bir süre alan siper savaşı için gerekli olan bolca
cephaneyi ve ağır obüs toplarını yeter ölçü ve
zamanda yetiştirecek derecede gelişmemişti. Bu
bakımdan ise İngiltere ve Fransa geri durumdaydı.
Bunun yanında, Rusya'nın en işlek liman ve
demiryolları Karadeniz ve Baltık Denizi'ndeydi. Bu,
Rusya'nın birinci yoluydu. Bu yolu açıp kapamak
Osmanlı Devleti'nin elindeydi. Osmanlı Hükümeti için
boğazları kapalı tutmak gerekliydi, seferberlik
zorunluydu. İttihat ve Terakki büyüklerinde ne
diplomasi, ne yönetim, ne de genel siyasal
bakımından bir iktidar yoktu. Dünya kaçınılmaz bir
savaşa giderken, ''hasta adamın'' kendi yaralarını
sarmaya dermanı yoktu... |
-OSMANLI'NIN SAVAŞA GİRİŞİ- |
|
Dünya Savaşı kapıdayken
Osmanlı devleti çöküşüne zemin hazırlayacak bu
savaşa girmek üzereydi. Her ne kadar Osmanlı
yönetimi ve özellikle savaşa taraftar olmayan
Sadrazam Halim Paşa, Maliye Nazırı Cavid Bey ve
diğer üyeleri yapılan anlaşmanın savunma amaçlı
olduğunu iddia etseler de Almanya, hemen ertesi günü
Osmanlı'ya savaşa girme zemini hazırlamaya başladı.
3 Ağustos'ta da Fransa'ya ve sömürgelerine karşı
faaliyet için Akdeniz'de bulunan Goben ve Breslav
zırhlılarına hemen İstanbul'a gitme emri verildi.
İngiliz'lerin peşinden geldiği gemiler önce İzmir'e,
10 Ağustos'ta da Çanakkale'ye geldiler. Hükümetin
bilgisi haricinde Harbiye Nazırı Enver Paşa'nın özel
izniyle boğazlardan geçtiler. Gemiler geçtikten
sonra İtilaf Devletleri yaptıkları tarafsızlık
anlaşmalarına göre, gemilerin 24 saat zarfında Türk
karasularından çıkarılmasını ya da hemen
silahlarından arındırılması gerektiğini bildirerek
Osmanlı hükümetini protesto ettiler. Hükümet, bunun
üzerine Halil Menteşe Bey'in teklifi üzerine
gemileri satın aldı. Sonunda Osmanlı da savaşa
girmişti. Gemiler boğazdan geçtikten sonra
mürettebatı başına fesler giyerek sanki Türk
donanmasının denizcileriymiş gibi davranıyordu.
Bunun üzerine Alman Paşası Weber, Çanakkale
Boğazı'nı kapattırdı. Bundan Türkler'in de haberi
yoktu. Durumdan haberi olanlar yalnızca Enver Paşa
ve kabine arkadaşlarıydı. Aynı zamanda bu durum
diğer ülkeleri de telaşlandırdı. Rusya'nın ise
neredeyse hayat yolu kesilmişti. Birkaç hafta içinde
Karadeniz'den gelen Rus buğdayı yüklü gemiler
Haliç'te tutuldu. 29 Ekim tarihinde Goben ve Breslav
Karadeniz'e açılarak Odessa Sivastopol ve
Navrossis'de ki Rus tahkimatını bombardıman ettiler.
Bunun üzerine, 30 Ekim'de İngiliz ve Fransızlar da
Türkiye'ye karşı harekete geçti. |
-TAARRUZ PLANI- |
|
Amiral Carden'ın komutasında, İngiliz, Fransız ve
Rus donanmasından oluşan 100'den fazla geminin
bulunduğu filo, 1914 yılının Kasım ayından itibaren
Limni Adası'nda toplanmaya başladı. Donanmanın
amirali Carden, 1 ayda Marmara Denizi'ne çıkabilecek
4 devrelik planını 11 Ocak'ta Bahriye Nezareti'ne
bildirdi. Önce Çanakkale Boğazı'na girişi önleyecek
Türk batarya ve mevzilerinin tahribi, Kilitbahir-Çanakkale
arasındaki torpillerin taranması ve merkez
bataryaların tahribi, Kepez bölgesindeki diğer
torpil tarlasının taranması, en dar yerdeki kara
tahkimatının tahribinden sonra donanmanın Marmara'ya
girebileceğini öngörülüyordu. Bundan sonra ikinci
büyük harekat başlayacaktı. Eğer Osmanlı
İmparatorluğu teslim bayrağını çekmezse, kara
kuvvetlerini Çanakkale Boğazı'ndan geçirerek,
İstanbul kıyılarına çıkaracaklardı... |
-BOĞAZDA YETERLİ SAVUNMA GÜCÜ YOKTU...- |
|
Türkler'in, boğazda yeterli
savunma gücü yoktu. Çünkü Almanlar boğazın
zorlanacağını düşünmediklerinden burada bulunan 32
bataryayı 22'ye indirmişlerdi. İngiliz gemilerinin
boğazda görülmesinin ardından Türk cephesi, Erenköy
ve İntepe arasına obüs bataryaları yerleştirdi.
Fedakar denizciler tarafından derinliğine mayın
tarlaları ve hatları meydana getirildi. Savaş
gemilerinden çıkarılan toplar, set bataryalarına
yerleştirildi. Denizaltılarına karşı da eldeki
malzeme ile balık ağlarından yararlanılarak en dar
bölgede bir deniz ağı oluşturuldu. Çanakkale
Savaşı'nın savunma tertibatı, boğazın savunması, üç
bölüm halinde derinliğe doğru düzenlendi.
Buralardaki tabyalarda 59 ağır top vardı. Bunlardan
ancak 8'i büyük çapta ve seri ateşliydi. Boğazın en
çok tahkim edilen ve mayınlarla pekiştirilen bölgesi
burasıydı. Boğazdaki topların mevcudu 170'i
buluyordu. Almanya'ya sipariş edilen ağır toplar ve
diğer malzeme henüz gelmemişti. Bulgaristan ve
Romanya tarafsızdı ve savaş malzemesinin
topraklarından geçmesine izin vermiyordu. Bu haliyle
imparatorluk, dostlarından uzakta yalnız başınaydı..
|
-3 KASIM 1914 SABAHI İLK DENİZ SAVAŞI BAŞLADI- |
|
3 Kasım 1914 sabahı İngiliz filosunun Seddülbahir,
Ertuğrul, Kumkale ve Orhaniye'ye bombardımanıyla ilk
deniz savaşı başladı. 3 İngiliz zırhlısı ve 2
kruvazörü Gelibolu yarımadası kıyılarına ve 2
Fransız zırhlısı da Anadolu kıyılarına sabah saat
06.50'de yaklaştı. 20 dakika süren top ateşinden
sonra çekip gittiler. Bu bombardımanda şehit düşen 5
subay ile 81 er, Çanakkale Savaşları'nın ilk
şehitleri olarak tarihe geçti... 19 Şubat 1915'te 11
büyük zırhlı, 3 kruvazör, 18 muhrip, 3 denizaltı, 7
mayın tarama gemisinden kurulu ittifak filosu
Kumkale, Seddülbahir, Ertuğrul, Orhaniye
bataryalarını cehennem gibi bir ateş baskısı altında
tuttular. Bu bombardıman 9.35'te başladı, 17.30'da
sona erdi. Düşman, saldırı planının birinci
merhalesini tamamlamıştı... Havaların bozması,
düşman donanmasının tutunamayarak uzaklaşmasını
sağladıysa da 6 gün sonra müsait havadan
yararlanarak İngilizler, 25 Şubat'ta tekrar boğaz
önünde göründü. Boğaz girişindeki tabyaların
susturulmasından sonra Amiral Carden'ın yaptığı
planın ikinci aşaması uygulanacaktı. Bu saldırı,
daha fazla kuvvetle ve daha fazla kuvvetli bir
şekilde idi. Bu savaşa Queen Elizabeth, Agamemnon,
Golyat, Lord Nelson, Charlemagne, Triumph ve Albion
zırhlıları ile birlikte bir çok irili ufaklı harp
gemileri katıldı. Bu görkemli ve modern savaş
gemileri, Ertuğrul tabyasından yapılan atışlarla bu
kez bir hayli sıkıştılar. Agamemnon'a, Ertuğrul
tabyasından bir mermi isabet ederek büyükçe bir yara
aldırdı. |
-NUSRET MAYIN GEMİSİ- |
|
Almanya'da 1910 yılında
inşa edilmiş, kömür kazanlı, 40 metre boyunda, 7.5
metre genişliğinde, 360 tonluk, güvertesinde 40
mayın taşıyan Nusret mayın gemisi, savaşın
gidişatını değiştirecekti. Saatte ancak 12 mil yapan
bu geminin komutanı Tophaneli Yüzbaşı İsmail Hakkı
Bey'di. Mayın uzmanı Alman Yarbay Geehl ile birlikte
Çimenlik Kalesi'nden aldığı mayınları 18 Mart deniz
saldırısından 10 gün önce, 8 Mart 1915'te sabaha
karşı yağmurlu ve puslu bir havada önce Rumeli
sahilini takip etti, sonra karşıya dönerek Erenköy
koyuna kıyıya paralel olarak 26 mayın döşedi.
Mayınların bırakıldığı Karanlık Liman özenle
seçildi. Büyük düşman gemilerinin isabetli atış
yaptığı bu saha, denizcilikte ''durgun su'' diye
bilinen özelliği taşıdığı için zırhlılar karadaki
sabit kaleler gibi atış yapabiliyordu. 8-18 Mart
arasındaki süre içinde Erenköy Körfezi'ni tarayan
İngiliz mayın temizleyicileri sadece 3 mayın
bulabilmişti. Nusret'in döşediği mayınları ne onlar,
ne de havadan sahayı kontrol eden keşif uçakları
görebildi. Karanlık Liman üzerinde uçan bir düşman
uçağı, hiçbir mayın görmemiş ve temiz raporu
vermişti. Uçağın pilotu bu sürpriz mayınların
başarısından 1 gün sonra kurşuna dizildi... İngiliz
Deniz Bakanı Churchill, Nusret mayın gemisinin
başarısını en iyi şekilde özetlemiştir: ''Bu gün
dünya denizlerinde görev yapmakta olan 5 bini aşkın
savaş gemisinden hiçbiri Nusret ve onun döktüğü
mayınlar kadar, harbin gidişine ve düşmanın
geleceğine etkili olarak bir başarı
gösterememiştir''... |
''GİDİYORLAR, GEÇEMEDİLER, GEÇEMEYECEKLER''...- |
|
Bölgedeki mayın tehdidinin boyutlarını gören
Amiral De Robeck, en kuvvetli 3 gemisini kaybetmiş
olarak saat 19.00'da filosuna ''boğazı terk edin''
emrini verdi. Boğazdan çıkan gemilere bakan
Çanakkale Müstahkem Mevki Komutanı Cevat Paşa'nın
şunları söylediği duyuldu: ''Gidiyorlar,
geçemediler, geçemeyecekler''... Müttefik filo 800
personel kaybederken, Türkler ise bu savaşta 58
şehit verdi, 3-4 asker ise yaralandı... Boğazı
donanmayla zorlayıp geçmek için yapılan bu büyük
girişim ancak ''şiddetli bir yenilgi'' olarak
tanımlanabilecek biçimde son bulmuştu... Bu denli
fazla kayıp, kara kuvvetlerinin yardımı olmadan
boğazın geçilmesini şüpheli kılıyordu. Sonunda,
Deniz Bakanı Churchill, boğazın denizden kara
harekatı olmadan geçilemeyeceğine ikna olmuştu.
Böylece Çanakkale Harekatı'nda yeni bir sayfa
açılıyordu: çıkarma harekatı ve kara savaşları... 18
Mart'ta kazanılan zafer, yıllardır süren yenilgiler
nedeniyle ümitsizliğe kapılmak üzere olan Türk
milletine yeni bir heyecan verdi. 18 Mart, 19
Mayıs'ın, 23 Nisan'ın, 30 Ağustos'un ve 29 Ekim'in
müjdecisi oldu...
Türkiye'nin geleceğini etkileyen Çanakkale
Savaşları'nda elde edilen zafer, Türk Tarihinin yanı
sıra Dünya Tarihi'nde de önemli bir yere sahip oldu. |
KRONOLOJİ: |
|
Birinci Dünya Savaşı'nın
çıkmasıyla, küresel anlamda; hem siyasal hem de
toplumsal bakımdan büyük değişikliklerin yaşanmasına
yol açan olaylar şöyle gelişti:
28 Haziran 1914. Avusturya-Macaristan
İmparatorluğu'nun varisi arşidük François Ferdinand
ve eşi, Sırp öğrenci Gavrilo Princip tarafından
Saraybosna'da öldürüldü.
28 Temmuz 1914. Avusturya-Macaristan İmparatorluğu,
Sırbistan'a savaş ilan etti.
31 Temmuz 1914. Rusya ve Fransa'da seferberlik ilan
edildi.
2 Ağustos 1914. Osmanlı Devleti de topraklarında
genel seferberlik ve sıkıyönetim ilan etti.
Osmanlı-Alman ittifakı imzalandı. İttifak uyarınca
iki devlet, Avusturya-Sırbistan arasındaki
anlaşmazlıkta tarafsızlık gösterecekti.
3, 4, 5 Ağustos 1914. Enver Paşa, Başkomutan Vekili
oldu ve İngiliz filosunun izlediği Goeben (Yavuz) ve
Breslau (Midilli) adlı Alman savaş gemilerinin
Osmanlı karasularına gelmesine karar verildi.
10, 11 Ağustos 1914. İki gemi (Goeben ve Breslau),
Çanakkale Boğazı'ndan geçerek Marmara'ya girdi.
12 Eylül 1914. Çanakkale Boğazı girişine mayın
döşendi.
27 Eylül 1914. Çanakkale Boğazı tamamen kapatıldı.
2 Kasım 1914. İngiltere, Fransa, Rusya, Belçika,
Sırbistan, Japonya, Karadağ, Osmanlı İmparatorluğu
ile siyasi ilişkilerini kestiklerini açıkladı.
29, 30 Ekim 1914. Alman Amiral Souchon komutasındaki
Yavuz ve Midilli, gece Karadeniz'e çıktı ve Odessa
ile Sivastopol limanlarını bombaladı.
3 Kasım 1914. Çanakkale Boğazı giriş tahkimatı, 6
düşman zırhlısı tarafından bombalandı.
7 Kasım 1914. Osmanlı İmparatorluğu, İtilaf
Devletleri'ne karşı savaş ilan etti.
29 Kasım 1914. Mesudiye Zırhlısı, İngiliz
denizaltısı (B-11) tarafından Çanakkale Boğazı'nda
batırıldı.
11 Ocak 1915. Amiral Carden, İngiltere Deniz
Bakanlığı'na, Çanakkale Boğazı'na taarruz için
hazırlattığı planı sundu.
20 Ocak 1915. Mustafa Kemal, Tekirdağ'da 19 Fırka
Komutanlığı'na atandı ve 2 Şubat'ta tümeni kurmaya
başladı.
19 Şubat 1915. İtilaf Devletleri Donanması (12'si
İngiliz, 4'ü Fransız olmak üzere 16 muharebe gemisi,
6 muhrip, 14 mayın tarama ve 1 uçak gemisinden
oluşuyordu.), Çanakkale Boğazı giriş tabyalarına
taarruzu ile İtilaf Devletleri donanmasının
Çanakkale Boğazı'na ikinci büyük saldırısı
başlatıldı.
25 Şubat 1915. Mustafa Kemal'in kuruluşunu
tamamladığı 19. Tümen, Gelibolu Yarımadası'nın doğu
kıyısındaki Maydos'ta (Eceabat) görevlendirildi.
25 Şubat 1915. İtilaf Devletleri donanması, Boğaz
girişi tabyalarındaki topları tahrip ederek, Boğaz'a
girmeye başladı.
26 Şubat 1915. Değirmenburnu-Çanakkale Feneri
arasında 10. Mayın Hattı oluşturuldu. Seddülbahir ve
Kumkale'ye çıkarma başlatıldı.
2 Mart 1915. General Liman Von Sanders,
Çanakkale'deki Osmanlı Kara Kuvvetleri
Başkomutanlığı'na atandı.
4 Mart 1915. 3. Avustralya Tugayı, Mondros'ta limana
girdi.
5, 6 Mart 1915. Çamkoyu batısından, HMS Queen
Elizabeth gemisinden, Merkez Tahkimatı'nı aşırma
biçiminde bombardıman başlatıldı.
17 Mart 1915. Amiral J. de Robeck, İtilaf Devletleri
Donanması Komutanlığı görevine başladı.
17, 18 Mart 1915. Nusret Mayın Gemisi, gece elde
kalan son 26 mayınını, Boğaz girişindeki Karanlık
Koy'a döşedi.
18 Mart 1915. ÇANAKKALE DENİZ ZAFERİ: İtilaf
Devletleri donanması, yaklaşık 30 savaş gemisiyle en
geniş kapsamlı saldırıyı başlattı. Çanakkale Boğazı
tahkimatı 7 saat süreyle ateş altında tutuldu.
Nusret Mayın Gemisinin gizlice döşediği mayınlar ve
kıyı topçularının etkili ateşi altında, kuvvetinin
üçte birini kaybederek geri çekildi. Altı büyük
gemiden Bouvet, Irresistible ve Ocean zırhlıları
batırıldı, üçü de kullanılmaz hale getirildi.
24 Mart 1915. General Liman Von Sanders, 5. Ordu
Komutanlığı'na getirildi. Bu ordunun ihtiyatı,
komutanı Kurmay Yarbay Mustafa Kemal olan 19. Fırka
tarafından oluşturulacaktı.
25 Nisan 1915. ARIBURNU ZAFERİ: İtilaf Devletleri,
geniş kapsamlı ilk çıkarmayı başlattılar. Gelibolu
ve Çanakkale yarımadalarının Arıburnu, Seddülbahir
ve Kumkale gibi yerlerine yapılan çıkarma, 308 savaş
ve nakliye gemisi ile gerçekleştirildi. Orda
komutanı, Saros'ta olduğundan, Mustafa Kemal, emir
beklemeksizin birliklerini harekete geçirdi ve
Arıburnu'na çıkıp yarımadanın en kritik tepesi olan
Kocaçimen'de ilerleyen İngiliz birliklerini durdurdu
ve kıyıya kadar sürdü. İngiliz birlikleri,
donanmalarının ateşi sonucu denize dökülmekten
kurtuldular ve Arıburnu Zaferi kazanıldı.
27 Nisan 1915. İngiliz denizaltı gemileri,
Marmara'da Barbaros zırhlısını batırdılar.
2 Mayıs 1915. 3. Kolordu Komutanı Esat (Bilkat)
Paşa, Arıburnu cephesine gelerek, Mustafa Kemal ile
görüştü.
10 Mayıs 1915. Mustafa Kemal'in çarpışmaları
yönettiği yere ''Kemalyeri'' adı verildi.
14 Mayıs 1915. İngiltere Bahriye 1. Lordu Winston
Churchill ve Amiral John Arbuthont Fisher,
görevlerinden istifa ettiler.
1 Haziran 1915. Atatürk albaylığa yükseltildi.
6, 7 Ağustos 1915. İngilizler, Gelibolu'ya yeni
kuvvetler çıkardılar.
8 Ağustos 1915. Mustafa Kemal, Anafartalar Grup
Komutanlığı'na getirildi.
9 Ağustos 1915. Mustafa Kemal'in komutasında 1.
Anafartalar Savaşı kazanıldı.
9 Ağustos 1915. İtilaf Güçleri, Seddülbahir'i
boşalttılar.
10 Ağustos 1915. Anafartalar Grup Komutanı Albay
Mustafa Kemal öncülüğünde geniş kapsamlı Conkbayırı
taarruzu başlatıldı.
21, 22 Ağustos 1915. 2. Anafartalar Savaşı
kazanıldı.
17 Ekim 1915. Çanakkale bölgesinde General Hamilton,
komutayı General Birdwood'a devrederek cepheden
ayrıldı.
19, 20 Aralık 1915. İtilaf Güçleri, işgal ettikleri
siperleri boşaltarak gece Anafartalar, Arıburnu
bölgesinden gizlice çekildiler.
9 Ocak 1916. 5. Ordu Komutanı Mareşal Liman Von
Sanders, Başkomutanlık Vekaleti'ne şu telgrafı
çekti: ''Tanrı'ya şükür Gelibolu Yarımadası tamamen
düşmandan temizlenmiştir. Diğer ayrıntılar ayrıca
sunulacaktır.''
17 Ocak 1916. Mustafa Kemal'e Çanakkale Savaşı'ndaki
üstün başarılarından dolayı ''Muharebe Altın Liyakat
Madalyası'' verildi.
Çanakkale Savaşları'nda 253 bin Türk subay, er ve
erbaş şehit oldu.
Saygılarımla: Semih Pazarlıklı |
|
|
|
|
|
|