54. ULUSLAR ARASI DENİZALTICILAR
KONGRESİ
International Submariners
Association (ISA) 54. International
Submariners Congress
5-12 Haziran 2017, Saint Petersburg/
Rusya
Bu yıl geçtiğimiz yılların aksine
Rus Denizaltıcılar Derneği ( The
Saint Petersburg Submariners & Naval
Veterans Club ) kongreyi Mayıs sonu
yerine Haziran başında tertipledi.
Süresini de gidiş dönüş günleri
hariç 3 gün yerine 5 güne (gidiş
dönüş günleri dahil 7 güne )
çıkardı. Geçen yıl 53. Kongrede (Pula’da)
ben dahil birkaç HOD ( Head of
Delegation ) alışılagelmiş olan 3
günlük programın daha pratik ve
ekonomik olacağını belirtsek de
geçen yılki HOD ( Rusya ) Alb. (e.)
Igor Kurdin’i ikna edemedik. Ancak
2017’de 54. Kongre için web sitesi
yayınlandıktan birkaç ay sonra 7
günlük programa ilaveten evvelce
önerilmiş olan geleneksel 5 günlük (
gidiş dönüş günleri hariç 3 günlük )
programın da 7-12 Haziran
tarihlerinde tertiplendiğini
kongrenin web sitesinden öğrendik.
(1 kişi için otel hariç Kongre
ücreti 5-12 Haziran için 31.500
Ruble, 7-12 Haziran için 21.500
Ruble; 1 Ruble : Yaklaşık 0,061 TL)
Bu yıl kongreye katılım hem bizim
hem de diğer ülkeler için rekor
seviyede oldu. Bu yıl 10 kişi ile (
Ben, Engin Baykal, Dinçer Eren,
Yalçın Özkayalar, Levent Tutan ve
eşlerimiz ) Kongreye katıldık. (
Geçen yıl ben, Levent Tutan ve
eşlerimizle 4 kişi idik. ) Bizimle
birlikte 27 ülke toplam 401 kişi ile
kongreye katıldı. ( Sadece Ruslar
120 Kişi idi.) Belçika, Ekvator bu
yıl ilk defa katıldılar. Geçen yıl
ilk defa katılan Mısır bu yıl yoktu.
Japonya bu yıl da katılmadı. Benim
bu kongrelere 9. katılışım oldu. Bu
9 kongrede de Denizaltı Filosuna
sahip İspanya, Portekiz gibi
ülkelerin kongrelere katılmadığını
gördüm. Buna mukabil deniz
sahili/denizaltısı olmayan Belarus,
Slovenya, Sırbistan, Çek
Cumhuriyeti, Kazakistan gibi ülkeler
bu kongrelere katılmaktalar.
5 Haziran günü 10 kişilik Türk grubu
olarak THY uçağı ile saat 14.15’de
St. Petersburg Pulkovo havaalanına
indik. Kongre ilgilileri tarafından
karşılanarak Yunan ve Arjantinli bir
kısım katılımcılarla birlikte bir
minibüs ve daha sonra bir taksi ile
kalacağımız 3 yıldızlı St.
Petersburg oteline geldik. Epey
eskimiş olan otelde yenileme
çalışmaları devam ediyordu. Benimki
dahil odaların çoğu henüz
yenilenmemiş durumdaydı. Hem otele
hem de derneğe kaydımızı yaptırıp
derneğin hazırladığı sırt
çantalarımızı aldık ve odalarımıza
yerleştik. Akşam 19.00-21.00 arası
oteldeki hoş geldiniz resepsiyonuna
katıldık. Zaman olarak akşam diye
ifade ediyorsam da bu mevsim bu
şehirde eğer hava yağmurlu veya
bulutlu değilse hava 23.00’e doğru
kararıyor. Resepsiyonda genellikle
diğer otellerde de olduğu gibi
pasaportlarımızı aldılar. Ancak
burada her pasaport için 150 Ruble
ödememiz gerektiğini öğrenmemiz ilk
defa karşılaştığımız bir uygulama
idi.
6 Haziran sabahı 09.00’da
otobüslerle otelden hareketle asıl
adı tavşan adası (Hare Island ) olan
Neva nehri içinde ve kuzey sahiline
çok yakın Peter and Paul Kalesine
(Peter and Paul Fortress ) gittik.
St. Petersburg’un tarihinin bu
kalenin bizim Deli Petro dediğimiz
Büyük Petro ( Peter the Great )
tarafından 1703’te ilk defa tesis
edilmesiyle başladığını öğrendik.
Kale içindeki Peter and Paul
katedralini gezdik. Katedral içinde
Romanov hanedanına ait mezarlar
bulunuyor. Katedralin yanındaki
Büyük Dük ve Düşeslerin defnedildiği
Grand Ducal Mezarı ( Grand Ducal
Tomb/Grand Ducal Burial Vault )
dışarıdan görüldü. 11.30-1200 arası
Bahriye bandosunun müziği ve saygı
nöbetçilerinin tüfekli gösterileri
izlendi. 12.00’de Naryshkin
tabyasından Büyük
Petro zamanında başlatılan
geleneksel top atışı yapıldı. ( Top
atışı her gün 12.00’de yapılıyor.)
13.00-15.00 arası üç büyük tekne ile
Neva Nehri ve Finlandiya Körfezinde
seyirle Petergof’a bir deniz gezisi
yapıldı. Yolda üç tekne borda
hattında yan yana gelerek harpte ve
sulhte görevleri başında hayatlarını
kaybeden denizaltıcıları anma töreni
yapıldı. Denize karanfiller atıldı.
Öğle yemeği de gemilerde yenildi.
15.00-18.00 arası Petergof’ta sahile
çıkılarak Büyük Petro’nun Paris’teki
Versay sarayından esinlenerek
yaptırdığı Peterhof yazlık sarayı
gezildi. Sarayın denizden yaklaşık
200 metre içerde ve sahile nazaran
yüksekte inşa edilmiş olmasından
faydalanılarak sarayın zemini ile
deniz seviyesi arasında birbirine
paralel iki adet şelale yapılmıştır.
Ayrıca şelalelerin aşağısında ve
ikisinin arasındaki havuzun
ortasında Samson’u temsil eden büyük
bir heykel bir aslanın ağzını iki
eliyle açmakta ve aslanın ağzından
çıkan su bir fıskiye
oluşturmaktadır. Havuzun önü de
denize kadar uzanan bir kanala
açılmaktadır. Kanalın her iki
yanındaki küçük havuzcuklarda da
fıskiyeler su fışkırtmaktadır.
Suların şelalelerden akışı ve
fıskiyelerden fışkırması seviye
farkı sayesinde yer çekimi ile
olmakta, pompa vs.
kullanılmamaktadır. Saray çevresinde
75 çeşme ve fıskiye 255 altın
kaplamalı bronz heykel mevcuttur.
Mahalli rehber verilerek sarayı
gezdik. Salonların birindeki
karşılıklı iki duvarda Rusların 1770
Çeşme baskını ile ilgili Osmanlı
Donanmasının yakılmasını da içeren
dörder tablo vardı. 1714-1721
yılları arsında yapılan ve 1723’te
resmen açılan sarayın arka tarafında
da çok büyük bir bahçe
bulunmaktadır. Arka Bahçenin hemen
yanındaki parka 54. kongrenin
anısına beş adet ağaç diktik.
18.00’de gezi sonrası hydrofoil
teknelerle takriben yarım saatte
şehirdeki iskeleye geldik. Bizi
bekleyen otobüslerle otele döndük.
7 Haziran günü 09.00’da otobüslerle
otelden hareket ettik. 11.00’e kadar
otobüsle şehir turu yaptık. Tur
sırasında bizim “kanlı kilise”
dediğimiz ( Church of the Savior on
Spilled Blood ) kubbeleri regarenk,
çok süslü ve adeta şehrin sembolü
haline gelmiş olan kilisenin de
yanından geçerken rehberimiz
otobüsten inip kilisenin resmini
çekmemize müsaade etti. Ancak içini
gezemedik. 1 Mart 1881’de imparator
II Alexander kilisenin şimdi
bulunduğu yerden geçerken
teröristler tarafından fırlatılan
arka arkaya iki bomba hükümdarın
ölümüne sebep olmuştur. Daha sonra
Saint Isaac katedraline gittik.. 40
yılda inşa edilen ve 1858 yılında
bitirilen binada her biri 114 ton
ağırlığında 48 sütun bulunuyor. Bina
101.5 metre yüksekliğinde olup 4000
metrekarelik bir alanı
kaplamaktadır. Katedralde bir koro
tarafından icra edilen deniz temalı
dini şarkılar dinlendi. Daha sonra
otobüslerle Zafer Meydanındaki (
Victory Square ) “Leningrad’ın
Kahraman Savunucuları” anıtına
gidilerek II Dünya Savaşında
Almanlara karşı 900 gün süren
Leningrad ( St. Petersburg’un o
zamanki ismi ) savunmasına ait
objeler ( resim, heykel, büst video,
film vb. ) izlendi/incelendi.
Devamli yanmakta olan 900 küçük
lamba da kuşatma günlerini
belirtmektedir. 14.15-15.15 arası
“Stargorod “ restoranında öğle
yemeğini müteakip 15.45-17.15 arası
teknelerle Neva nehrinde ve
kanallarda rehberimizin açıklamaları
eşliğinde bir gezinti yaptık.
Bilahare otele döndük. 18.30-19.00
arasında otelde HOD toplantısı
yapıldı. Toplantıda kongrenin
tertipleyicisi Alb(e.) Igor Kurdin
müteakip günlerde yapılacak
faaliyetler hakkında bilgi verdi.
HOD Karadağ 2020 yılında kongre için
Karadağ’ın aday olduğunu bildirdi.
Kongreyi nasıl icra edeceklerini ana
hatlarıyla gösteren bir kitapçık
dağıttı. HOD İsveç de 2020 için
İsveç’in aday olduğunu açıkladı.
2021 kongresi için Yunanistan’ı ve
2022 kongresi için de Hindistan’ı
aday olarak Yunanistan ve Hindistan
HODları önerdiler. Alman ve İsrail
HODları 2018 ve 2019 Kongrelerinin
ülke seçimlerinin evvelce yapılmış
olduğunu, bu yıl sadece 2020 için
seçim yapılabileceğini belirttiler.
Seçimin kongrenin son günü yapılacak
HOD toplantısında yapılmasının bir
gelenek olduğu ben dahil bir çok HOD
tarafından belirtildi. Böylece seçim
son güne ertelendi. Bu kongrelerde
daima önümüzdeki üçüncü yıl hangi
ülkenin kongre yapacağı seçimle
belirleniyor. Böylece daima müteakip
üç yıl hangi ülkelerde kongre
yapılacağı bilinmiş oluyor. Akşam
19.00’da 7 Haziranda gelen
katılımcılara 5 Haziranda gelmiş
olan bizlerle birlikte otelde hoş
geldiniz resepsiyonu verildi.
8 Haziranda 09.00’da otobüslerle
otelden hareketle Merkezi Deniz
müzesine ( Central Naval Museum )
gidildi. Müze gezildi. Rusya’da
günümüze kadar yapılan
denizaltıların maketleri mevcut.
Bana müzede sanki denizaltıların
maketleri ve denizaltılarla ilgili
objeler diğer gemi tiplerine nazaran
daha zenginmiş gibi geldi. Osmanlı
Donanması ile yapılan savaşlarda ele
geçirilen Osmanlı Bayrakları (bu gün
kullandığımız bayrakların benzeri )
da müzede teşhir ediliyor. Saat
12.00’de HODlar müze içinde uzun bir
salona dizilmiş milli bayraklarının
önünde mevki aldılar. Kongrenin
resmi açılışı Rus milli marşı ve
saygı duruşu ile yapılmış oldu. Vali
ve Rus Deniz Kuvvetleri Komutanı
adına konuşmalar yapıldı. Ayrıca HOD
Rusya Amiral (e.) Alexsandr Berzin (
Rusya Kahramanı/ Hero of Russia ) de
bir konuşma yaptı. Açılış törenini
müteakip yine müzede öğle yemeği
yedik. Daha sonra iki gruba
ayrıldık. Biz Türk katılımcılar aynı
gruptaydık. Bizim grup müze haline
getirilmiş D-2 ( Narodovolets )
denizaltısına götürüldü. ( Diğer
grup da C-189 müze denizaltısını
gezdi. ) 1931 yılında Baltık
Donanmasında hizmete giren D-2
dizel-elektrik tahrik sistemine
sahip çift pervaneli bir denizaltı
olup esas silahı torpido imiş. II
Dünya Harbine katılmış, dört cephe
görevinde 12 torpido hücumu yapmış
ve dört düşman gemisi batırmış.
1993’de şimdiki beton platform
üzerine koyularak müze gemisi
yapılmıştır. Denizaltının içine
girerek daireleri gezdik. Daha sonra
müze haline getirilmiş olan Aurora
kruvazörüne otobüslerle intikal
ettik. Roma mitolojisinde şafak
tanrıçası olan (veya kutuplar ve
çevresinde zaman zaman gözlenen
renkli ışımalara denilen ) Aurora St.
Petersburg’daki Admiralty
tersanesinde inşa edilip 1900’de
denize indirilmiş ve 1903’de hizmete
girmiş. Pasifikte Japonlarla yapılan
Çoşima ( Tsushima) deniz
muharebesine katılan Aurora’nın
komutanı ve 14 personeli
çatışmalarda ölmüş, yaralı İkinci
Komutan komutasında tarafsız
Manila’ya geldiyse de burada ABD
otoriteleri tarafından savaş sonuna
kadar enterne edilmiş. 1906’da
Baltık Denizine dönmüş ve okul
gemisi olarak kullanılmaya başlamış.
İkinci Dünya Harbinde karakol ve
kıyı bombardımanı görevlerinde
bulunmuş, 1916 sonunda da St.
Petersburg’da büyük onarıma
alınmıştır. 1917’de personelinin bir
kısmı Şubat ihtilaline katılmıştır.
Ayaklanmayı bastırmaya çalışan gemi
komutanı öldürülmüş, gemide bir
ihtilal komitesi oluşturularak
Aleksandr Belyshev komutan
seçilmiştir. Personelin büyük
çoğunluğu Komünist ihtilali
hazırlayan Bolşeviklere katılmıştır.
25 Ekim 1917, saat 09.45’de baş
kasarasından yapılan kuru sıkı top
atışı ile Kışlık Saray’a hücumun
işaretini vermiş. Böylece Ekim
ihtilalini başlatmış olmuş. 1918’de
Kronstadt Deniz Üssünde yedek filoya
alındı. İkinci Dünya Harbinde
topları sökülerek Leningrad ( St.
Petersburg ) savunması için karaya
alındı. Çeşitli hücumlara maruz
kalması sonucu 30 Eylül 1941’de
limanda battı. 1944’te Nakhimov
Deniz Okulunun eğitim gemisi oldu.
1945-1947 arası büyük onarım sonrası
Büyük Ekim Sosyalist Devriminin bir
anıtı olarak St. Petersburg’ta Neva
nehrine getirildi. 1957’de de müze
gemi oldu. Aynı gün Nakhimov deniz
okulınun ziyareti de planlanmıştı.
Ancak diğer gezilen yerlerde zaman
aşımı olduğundan Aurora’nın
gezilmesinin ardından okul ziyaret
edilmeden otele dönüldü. Nakhimov (
Koramiral Pavel Stepanovic Nakhimov,
Rus Karadeniz Donanması Komutanı )
30 Kasım 1853 günü Sinop’ta yatan
Patrona Osman Paşa komutasındaki
esas olarak firkateynlerden oluşan
Osmanlı Filosuna emrindeki altı
kalyonla hücum ederek karşılıklı
topçu muharebeleri sonucu yaklaşık
iki saat içinde biri hariç ( Taif
vapuru ) Osman Paşa’nın tüm
gemilerinin muharebe gücünü kırarak
kesin bir zafer kazandı. Osman Paşa
esir düştü. Bu savaşta Rus
gemilerinin bazılarının Osmanlı
topları gibi som gülle yerine
humbara ( bir yere çarpınca patlayan
mermi ) atmaları ahşap Osmanlı
gemilerinde büyük çapta yangınlar
çıkardı. Böylece Osmanlı tarafı hem
taktik hem de teknik baskına uğramış
oldu.
9 Haziranda 09.00’da otobüslerle
otelden hareketle tahkim edilmiş bir
bölge olan Kronstadt’a geldik.
Otobüslerle Kronstadt gezildi.
Kronstadt St. Petersburg’un 32 km
kuzey batısında ve Finlandiya
körfezinde bulunan Kotlin Adasındaki
Rus Baltık Donanmasının müstahkem
bir deniz üssüdür. Ada 1703’te
İsveçle yapılan savaşta Rusya
tarafından işgal edilmiştir. Adadaki
tahkimat 1708’de Büyük Petro’nun
emriyle St. Petersburg’u savunmak
için kurulmuştur. Adanın bazı
kısımları deniz doldurularak
tahkimat ve tesisler için
genişletilmiştir. Gerek adada
gerekse adanın çevresinde mevcut ve
oluşturulan suni adalarda “Kronstadt
Forts” denilen istihkâmlar ( veya
kaleler ) kurularak körfezden
gelecek düşman gemilerine karşı St.
Petersburg’un savunması
sağlanmıştır. Sadece seyir
yapılabilir iki dar kanal bırakılmış
ve bunlar da en kuvvetli kalelerle
emniyete alınmıştır. 19. Yüzyılda
istihkâmlar yeniden gözden
geçirilmiş, Kostantin adı verilen
yeni bir kale tesis edilerek ( Fort
Constantin ) içine dört batarya
yerleştirilmiştir. Körfezin daha sığ
kuzey girişini kapamak için de yedi
batarya yerleştirilmiştir. Bütün bu
istihkamlar alçak kalın toprak
duvarlarla korunmuş ve Krup
toplarıyla donatılmışlardı. Adada
sivil yerleşim de bulunmaktadır.
Adadaki St. Nicholas Deniz
Katedralinde ( Naval Cathedral of St.
Nicholas ) şukran ayini izlendi.
Daha sonra katedral özel rehberle
gezildi. Kostantin dahil bazı
istihkamları gezmeyi müteakip
Kostantin kalesi yanında kurulmuş
olan çadırda öğle yemeği yedik.
HODlar hariç diğer katılımcılar
otobüslerle otele döndüler. HODlar (
çoğumuzun eşleri de geldi ) özel
vasıtalarla St. Petersburg’un
banliyösü sayılan Sestraretsk
kasabasına geldik. Burada bir
kilisenin bahçesinde tahtadan
yapılmış büyük bir fıçı şeklindeki
Rusya’nın ilk denizaltısının
orijinalinin boyutlarındaki
replikasını görüp inceledik. Bu
denizaltının orijinali Büyük
Petro’nun emriyle 1721’de marangoz
Yefim(Efim) Nikonov tarafından inşa
edilmiş. Fıçının iki yanından çıkan
bir çifte kürek ile ileri hareket
sağlanıyor. Silah olarak bu günkü
alev makinelerine benzer ateş
tüpleri (fire tubes ) vardı. Hedefe
yaklaşınca tüplerini su üstüne
uzatıp patlayıcı karışımı su üstü
gemisine fışkırtıyodu. İlaveten
Nikonov bottaki bir kişinin
denizaltının dışına çıkması ve su
üstü gemisinin sintinesini tahrip
etmesi için iki kapaklı bir sızmaz
bölme ( air lock ) de dizayn
etmişti. 1724’te yapılan ilk deneme
başarısız olsa da Büyük Petro
Nikonov’u denizaltıyı geliştirmesi
için teşvik etti. Ancak Ocak 1725’te
Petro’nun ölmesi ile Nikonov
destekçisini kaybetmiş oldu. 1725 ve
1727’de yaptığı tecrübeler de
başarısız olunca Admiraty bu proje
için desteğini geri çekti. Bu
denizaltı tamamlanmamış ve hizmete
girmemiş olsa da dünyadaki ilk
askeri denizaltı ( first military
submarine ) olarak kabul
edilmektedir. Bu ahşap denizaltının
gezilmesini müteakip aynı bahçede,
üzerinde batan 180 denizaltının ve
bu denizaltıların komutanlarının
isimleri ile denizaltılarda ölen
denizaltıcıların miktarının
yazıldığı levhaların bulunduğu anı
duvarının ( Wall of Remembrance )
önüne geldik. Saygı duruşunu
müteakip duvarın önüne karanfiller
bıraktık. Daha sora küçük bir
salonda çay ve kek ikramı ile kısa
süre dinlenmeyi müteakip geldiğimiz
araçlarla önce yolumuz üzerinde olan
Finlandiya körfezi sahilindeki bir
müstahkem top bataryasını gezip
bilahare otelimize döndük.
10 Haziran 09.00’da otobüslerle
Seraphim mezarlığına gidildi. Burada
12 Ağustos 2000’de Barent Denizi’nde
bir kaza sonucu batan Rusların
nükleer denizaltısı Kursk’un ( K-141
) anıtı önünde tüm katılımcı
ülkelerin ebediyete göçmüş
denizaltıcılarını anma töreni
yapıldı. Anıtın önünde HODlar Kril
alfabesine göre organizatörler
tarafından sıralandı. Diğer
katılımcılar da HOD sırasının
karşısında yer aldılar. Saygı
duruşunu müteakip yapılan ülke
anonsu ile her HOD öne çıkarak 2-4
dakikalık İngilizce veya kendi
lisanında konuşma yaptı. (Ses düzeni
kurulmamıştı. ) Biz dahil 4 ülke
dernek bayraklarını getirmişlerdi.
Tören süresince dernek bayrağımızı
dalgalandırdık. Ben konuşmamı
yaparken dernek bayrağımızı taşıyan
Ynt. Krl. Üyemiz Yalçın Özkayalar da
bayrağımızla birlikte sağ yanımda
bulundu. Daha sonra anıta iki çelenk
sunuldu (Rusya, Almanya, İngiltere
ve Fransa HODları tarafından). Diğer
HODlar ve törene katılanlar da anıta
karanfiller sundular. Oskar II
sınıfının son üyesi olan, 24 seyir
füzesi ve 24 torpido taşıyabilen
Kursk Barent Denizinde tatbikatta
iken, kesinlikle bilinmemekle
birlikte muhtemelen baş torpido
dairesindeki hidrojen peroksit
kaçıntısı bir torpido harp
başlığının infilakına sebep olmuş ve
iki dakika içinde diğer harp
başlıklarının da patlamasına yol
açmıştır. Diğer ülkelerin de yardımı
ile yapılan kurtarma çalışmaları
sonuç vermemiş, gemideki 118
personelin tamamı ölmüştür. ( Bir
yıl sonra bir Hollanda firması baş
tarafı hariç denizaltıyı satha
çıkarmıştır. Bu arada 115 ceset de
denizden çıkarılmıştır. Bilahare
ayni mezarlıkta II Dünya Harbindeki
kuşatmada savaşırken veya açlıktan
ve hastalıktan ölen 100.000 Rus
vatandaşının toplu mezarları ziyaret
edildi. Bilahare tarihi Poltava
tersanesine intikal edilerek
buradaki öğle yemeğini takiben
tersane gezilmiş, tersanede inşa
edilmekte olan ve ilk Poltava’nın
eşi olacak ahşap Poltava kalyonun
gezilmesinden sonra otele
dönülmüştür. 54 toplu ilk Poltava St.
Petersburg’daki Büyük Petronun
kurdurduğu Admiraty tersanesinde
inşa edilen ilk harp gemisidir.
İnşaatını Petronun başlattığı gemi
15 Haziran 1712 tarihinde denize
indirilmiştir. Poltava’nın dizayn ve
inşaatı ile yakından ilgilenen
Petro’nun Donanmada daima bir
Poltava isimli gemi olmasını
istemesi sonucu şimdiye kadar yedi
gemi Poltava ismini taşımıştır.
11 Haziran günü 09.30’da otobüslerle
otelden hareketle yaz bahçesine
gidildi. Bu büyük parkın ortasında
ihtilal savaşçıları ( Revolutionary
Fighters ) anısına devamlı surette
yanan bir meşale bulunuyor. Park
içinde kısa bir dolaşmayı müteakip
Hermitage ( Fransızca inziva )
müzesine otobüslerle gidildi.
Dünyanın en meşhur müzelerinden olan
müzede yaklaşık 3 milyon eser 350
salonda yer almaktadır. Müze
Leonardo da Vinci, Rembrandt, Rubens,
Raphael, Titian, Claude Monet, Edgar
Degas gibi bir çok dünya çapında
sanatçının eserlerine ev sahipliği
yapmaktadır. Aslında eskiden
hanedanın kışlık sarayı olan müze ve
diğer binaların oluşturduğu
kompleksin bizzatihi kendisi mimari
ve dekoratif sanatlar yönünden çok
değerli bir yapılar topluluğudur (
Kışlık Saray, Eski Hermitage, Yeni
Hermitage, Küçük Hermitage ve
Hermitage Tiyatrosu ). Müzenin
gezilmesini müteakip otele yakın bir
restoranda öğle yemeği yenildi ve
otele dönüldü.
17.00 - 18.00 arası HOD toplantısı
yapıldı. Toplantıda en önemli konu
2020’de kongreye hangi ülkenin ev
sahipliği yapacağı idi. Adaylar
Karadağ ( Montenegro ) ve İsveç idi.
Açık oylama yapılmasına karar
verildi. Neticede benimde oy
verdiğim İsveç oy çokluğu ile
oylamayı kazandı. Önümüzdeki
yıllarda yapılacak kongrelerin
ülkeleri şöyle sıralanmış oldu:
2018 Polonya ( 55. Kongre, 22-26
Mayıs, Gdansk )
2019 Sırbistan(56. Kongre, Belgrad )
2020 İsveç (57. Kongre, Karlskrona )
2021 için Yunanistan ve 2022 için
Hindistan bu toplantıda da talip
olduklarını açıkladılarsa da
kongrenin teamül haline gelmiş
uygulamasına göre 2021 için 2018’de
Polonya’daki, 2022 için de 2019’da
Sırbistan’daki kongrelerde oylama
yapılması gerektiği toplantı başkanı
Kurdin ve uzun süre bu toplatılara
katılan HODlar tarafından izah
edildi. Neticede oylamalar
yapılmadı. HOD İsveç kısa bir
teşekkür konuşması yaptı. Toplantıda
diğer bir konu da HOD Hollanda’nın (Ruurd
Van Rooijen) savaşta batan gemilerde
(özellikle denizaltılarda) hayatını
kaybedenlerin ebedi mezarları ( War
Graves ) sayılan gemi enkazlarının
izinsiz ve hoyratça çıkarılması veya
parçalanması bu enkazlarda bulunan
hayatını kaybetmiş denizcilerin
kalıntılarını da tahrip/yok etmekte
olduklarını Atina’daki kongrede (
2014 ) açıkladığını hatırlatması
oldu. Bu durumun önlenebilmesi için
Van Rooijen daha önce hazırlamış
olduğu memorandumu bize sundu.
Memorandumda özetle bu konuda ücret
talep etmeksizin çalışan Alman bir
Avukata ( Mr. Tarek Buchmueller )
konunun uluslar arası hukuki bir
rejime kavuşturulması için üye
derneklerden kendisine destek yetki
verilmesini talep ettiği
belirtilmektedir. HOD Polonya (
Edward Olevinski ) 2018’de yapılacak
kongre hakkında özet bilgi verdi.
Taslak programa göre Malbork’a,
Gdynia’ya, Sopot’a gidiliyor. 2018
Polonya’nın yeniden bağımsızlığını
kazanmasının, Polonya Bahriyesinin
kuruluşunun ve Deniz ve Nehir
Birliği’nin (Sea and River League)
yükselişinin 100. Yıldönümü
olacakmış. Başkaca bir konu dile
getirilmediğinden Başkan toplantıyı
kapattı.
19.00’da otobüslerle Gala yemeğinin
tertiplendiği büyük bir salona
gittik. Bize 10 kişilik bir masa
ayırdıkları için Türk grubu olarak
hepimiz aynı masada oturduk. Galada
geleneksel olarak her HOD ev sahibi
HOD’a bir armağan sundu. Ev sahibi
HOD Amiral(e.) Aleksandr Berzin de
misafir HODlara üstünde St.
Petersburg ve Kongre ile ilgili yazı
ve şekiller olan birer gemi çanı
hediye etti. Ben de Derneğimiz adına
Berzin’e üzerinde klasik Türk
motifleri olan İznik çinisi bir
vazo, Kongreyi fiilen yöneten Alb.(e)
Igor Kurdin’e de derneğimizin
madalyasını sundum. Neşeli bir
şekilde geçen gala yemeğinden 23.00
civarında ayrılıp otelimize döndük.
12 Haziran günü kongre ilgililerinin
araç koordinesi ile Pulkovo hava
alanına gittik. THY’nın Pulkovo’dan
kalkan 15.15 uçağı ile Engin, Dinçer
ve eşleri hariç yurda döndük. (Engin
ve Dinçer de eşleriyle birlikte 13
Haziran’da yurda döndüler.)
M. Doğan HACİPOĞLU
Denizaltılar Birliği Derneği
Ynt. Krl. Bşk. ve HOD Türkiye
|