Tüma.(e.) M. Doğan HACİPOĞLU 
DENİZALTI ALEMİNDE NELER OLUYOR ? 
  

Tüma.(e.) M. Doğan HACİPOĞLU

 

 
Denizaltılar ve denizaltı silahları ile teknolojisindeki gelişmeleri kapsayan “Denizaltı aleminde neler oluyor ?” isimli bir araştırmam Deniz Kuvvetleri Dergisinde (Temmuz 2004, Sayı 590, Ek 1) yayınlanmıştı. O zamandan günümüze kadar yaklaşık üç yıla yakın bir zaman geçmiş olması nedeniyle bu süre içindeki önemli gördüğüm yenilik ve gelişmeleri yine konuya ilgi duyan meslektaşlarımın bilgilerine sunmak istedim.  
Geçen bu süre içinde konvansiyonel denizaltılardaki en önemli gelişme; aşağıda detaylı şekilde açıklanacağı gibi, bir çok ülkenin Havadan Bağımsız Tahrik (Air Independent Propulsion-AIP) sistemine sahip denizatlıları kullanmaya veya kendi bahriyesi / başka ülkeler için inşa etmeye başlamaları veya diğer ülkelere bu tür denizaltılar için sipariş vermeleri olmuştur. AIP sistemi ile konvansiyonel bir bot, adeta nükleer bir botmuş gibi, AIP sisteminin tipine ve gücüne bağlı olarak değişmek üzere; su altında ortalama 5-6 kts süratle, 2-3 hafta satha çıkmadan ve şnorkel yapmaksızın sessiz olarak (Nükleer bir bota nazaran, AIP sistemli botun çıkardığı gürültü daha azdır.) seyredebilme imkânına kavuşmaktadır. Sonuç olarak; AIP sistemi konvansiyonel bir bota hem taktik hem de stratejik olarak büyük bir avantaj sağlamaktadır.      
Denizaltı filomuzdaki övündüğümüz gelişmelerin genel olarak bilindiğini varsayarak, kendi denizaltı kuvvetimiz hakkında bilgi vermeden diğer ülkelere geçiyorum.
İlk yazımda olduğu gibi yine önce Ege’nin batısındaki komşumuz Yunanistan ile başlayalım. Anımsayacağınız gibi; Yunanistan Alman teknolojik desteği ile, teorik olarak hiç gürültü neşretmeyen  Yakıt Pili (Fuel Cell) tipinde AIP sistemine sahip, Tip (Type) 214 olarak tanımlanan ve satıhtaki deplasmanları 1700 ton, dalmış durumdaki deplasmanları 1980 ton (dizayn safhasında 1800 ton olacağı belirtilmişti)  olan dört adet bot inşaatına girişmişti. İlk bot (HS Papanikolis, S 120) 27 Şubat 2001’de, Kiel (Almanya)’de kızağa koyulmuş ve 22 Nisan 2004’te denize indirilmiş olup diğerleri Yunanistan’da; önce 1985 yılında Stavros Niarchos’dan satın alınarak devletleştirilen, bilâhare 1995’de işçilerin kooperatifine devredilen, daha sonra yeniden devletleştirilerek 29 Ocak 2002’de HDW (Howaldtswerke Deutsche Werft) ve Ferrostaal AG konsorsiyumunun satın aldığı ve nihayet 5 Ocak 2005 tarihinde Thyssen Krupp Marine Systems (TKMS) kontroluna geçen Hellenic Shipyards şirketinin Skaramanga tersanesinde inşa edilmektedir. Şubat 2005’de HS Papanikolis Batık Denizinde deniz tecrübelerine başlamıştı ve  2005 sonunda da hizmete girmesi planlanmıştı. Ancak bot halen bir takım aksaklıklar (AIP sisteminde aşırı ısınma, satıhta seyrederken kötü havalarda aşırı yalpa, pervanelerin normal üstü gürültü çıkarması  belirtilen problemler arasındadır)  nedeniyle hizmete girememiş olup, 2007 birinci yarısında hazır olabileceği çeşitli kaynaklardan bildirilmektedir. İkinci bot (HS Pipinos, S 121)’un inşaatı Ekim 2002’de Skaramanga’da başladı. Bu botun Temmuz 2008’de teslimi planlanmıştır. HS Matrozos (S 122)’un inşaatı da Nisan 2003’de başlamış olup Kasım 2007’de denize indirilmesi ve Temmuz 2009’da da teslimi öngörülmektedir.Son bot HS Katsonis (S 123)’in inşaatı ise Eylül 2004’te başlamıştır. 2007’de denize indirilecektir.Teslim tarihi Temmuz 2010 olarak belirlenmiştir. Botların mukavim teknesinin 5 bölüm (section)’ünden dördü METKA isimli mahalli bir şirket tarafından, 8 torpido kovanını da ihtiva eden baş bölmesi (Section 50/bow section) ise TKMS tarafından inşa edilmektedir. Diğer Yunan şirketlerinden MOTOMARINE  denizatlıların GRP yelkenini imal etmekte, GERMANOS da bataryaları tedarik etmektedir.
Denizaltıların taşıyacağı torpidonun WASS (Whitehead Alenia Sistemi Subaquei) Black Shark olacağı öğrenilmiştir. Black Shark çift maksatlı, tel güdümlü bir torpido olup Astra aktif/pasif akustik başlığa ve karşı-karşı tedbirler (counter-countermeasures) sistemi ile uyumlu çok hedefli (multi-target) güdüm ve kontrol ünitine sahiptir. Torpido gümüş oksit ve alüminyum bataryadan güç alan elektriki tahrik sistemine sahiptir.  Bu botların temel nitelikleri  ve taşıdıkları AIP (Fuel Cell) sisteminin teknik özellikleri önceki yazımda detaylı olarak anlatıldığından  burada yeniden açıklama yapmayacağım.  Sadece ilk yazımda bahsetmediğim birkaç hususa değineyim. Bu botların şnorkel yapmadan üç hafta dalmış durumda seyredebileceği, yakıt pili kullanarak tahminen 2-6 kts sürat yapabileceği, 4 kts süratle yakıt pili ile menzilinin 1248 mil ve beşi subay olmak üzere personelinin 27 kişi olacağı açık kaynaklarda belirtilmektedir. Ayrıca botlarda yukarı aşağı sürülebilir direği mukavim tekne içine girmeyecek şekilde dizayn edilmiş (non-penetrating mast) LPI (Low Probability of Intercept) radar bulunacaktır. Radar direğinin ucundaki radar transmitteri Kiel’deki Thales Defence Deutschland GmbH  tarafından sağlanan, denizaltılar için dizayn edilmiş bir taktik radar olan SPHINX Radar sisteminin bir parçasıdır. Bir FMCW Tranceivere sahip bu radarın ECM sistemlerine yakalanma ihtimali çok zayıftır. Transmitterden çıkan güç bir cep telefonunun çıkış gücünden daha az olmasına rağmen radarın çözünürlüğü (resolution), yüksek güçlü bir Pulse radara nazaran daha yüksektir.  
Type 214 programı ile yakın ilişkili olan Neptune II programı da planlandığı şekilde ilerlemektedir. (Neptun II: İlk makalemde detayları açıklanan Type 209/1200 Poseidon sınıfı 4 denizaltıdan üçünün (dördüncüsü opsiyonel) yarı ömür modernizasyonu.) Neptun II ile esas olarak; yelken arkasına METKA tarafından sağlanan  ve içinde AIP modülü bulunan 6,5 m boyunda bir kısım (Section 60) ilâve edilecek, ayrıca botlara ISUS(Integrated Sensor Underwater System) 90-46 entegre savaş yönetim sistem monte edilecek ve Sub-Harpoon atma kabiliyeti kazandırılacaktır.Böylece denizatlıların harekât ömürleri 2020 yılının ilerisine geçecektir. İlk bot (HS Okeanos, S 118) Kasım 2004’te Skaramanga tersanesine girmiş olup 2007’de teslim edilecektir. Diğer ikisi (HS Pontos, S 119 ve HS Amfitiriti, S 117) ise sırasıyla 2010 ve 2012’de hazır olabileceklerdir.
 Dünyada Yunanistan haricinde Tip 214 botları kullanacak ikinci ülke şimdilik Güney Koredir. Güney Kore, Kasım 2000’de HDW ile satıhtaki deplasmanları Yunan botları gibi 1700 ton fakat dalmış durumdaki deplasmanları 1980 yerine 1860 ton olacak, 3 adet Tip 214 denizaltının (KSS-II sınıfı) Güney Kore’de inşaatı için anlaşmıştı. Müteakiben Savunma Bakanlığı tarafından aynı yıl  Hyundai Heavy Industries Co. (HHI), HDW’nin teknolojik desteği ile  2009’a kadar botların inşaatını gerçekleştirmek üzere seçildi. (Botların sırasıyla 2007, 2008 ve 2009’da hizmete girmeleri planlanmıştır.) HHI’nin Ulsan tersanesinde ilk bot 2006 Haziran ayında denize indirilmiştir. Bu bota Güney Korenin ilk deniz kuvvetleri komutanı olan Shon Won-il’in ismi koyulmuştur. Botlara Thales Defence Deutschland GmbH tarafından sağlanan SPHINX-D radar sistemi koyulacaktır. Bu radar yukarıda izah edilen LPI özelliği yanında ilâve bir pulse transmitterine de sahip olduğundan, gizlilik gerektirmeyen durumlarda (örneğin satıhta intikalde) ECM sistemleri tarafından yakalanma riski olan pulse radarı olarak kullanılacak, ancak botun varlığının anlaşılmaması istenen görevlerde operatör LPI moduna geçecektir. Yüksek güçlü pals radarı, çok alçak güçlü LPI transmitteri kombinasyonunun denizaltılar için çok etkin  bir kullanım sağlayacağı değerlendirilmektedir. Güney Kore Bahriyesi, Ocak 2006’da aldığı bir kararla inşaatına 2012’den başlayarak (2020’de bitirilmek üzere) 6 adet bot daha inşa ettirmeye karar vermiştir.    
 Şimdi de dünyada konvansiyonel denizaltıların dizayn ve inşaatı alanında en ileri gitmiş, halen bizim denizaltılarımızın da yapımcısı ve/veya dizayneri olan Almanya’ya bakalım. Bilindiği gibi Alman denizaltı inşa sanayii dünyadaki ilk Yakıt Pili tipinde AIP sistemine sahip denizatlıyı inşa etmiştir. Halen Alman Bahriyesi’nin siparişi olarak, inşa programının sonuna yaklaşan ve ana silahı çift maksatlı Atlas Elektronik DM2A4 (Sechect/Seahake) torpidoları (azami sürat:yaklaşık 50 knots, azami menzil: 27 deniz mili) olan 4 adet Tip 212A bot ve bunlardaki AIP (Yakıt Pili) sistemi hakkında geniş bilgi önceki yazımda bulunmaktadır.
Almanya’nın çelik ve mühendislik devi ThyssenKrupp Technologies şirketinin HDW’i Şikago’daki Bank One’ın yatırım kolu OEP (One Equity Partner)’den satın alması sonrasında; bağlısı Thyssen-Krupp Werfen ve HDW, 5 Ocak 2005’de birleşmelerini tamamlayarak ThyssenKrupp Marine Systems (TKMS) olarak faaliyete geçmiştir. Halen Tip 212A botlar bu kuruluş tarafından inşa edilmektedir. TKMS’in bağlıları (subsidiaries) şunlardır: HDW GmbH Kiel, HDW-NobiskrugGmbH Rendsburg, Blohm & Voss GmbH ve Blohm & Voss Repair GmbH Hamburg, Nordseewerke GmbH Emden, Kockums AB Karlskrona (İsveç) ve Hellenic Shipyards SA Skaramanga (Yunanistan). Böylece TKMS dünyanın en büyük konvansiyonel denizaltı dizayn ve inşa kuruluşu haline gelmiştir. TKMS’in %75 hissesi ThysssenKrupp Technologies’in, %25 hissesi de OEP’nindir.
İlk yazımda bahsettiğim Tip 212A’nın ilk botu, U(Unterseeboot)-31 (S 181) 19 Ekim 2005’te Almanya’nın Batlık sahilinde, Kiel’in batısındaki Eckernförde’deki denizaltı üssünde hizmete girmiştir (Şubat 2001’de kızağa koyulmuştu). İkinci bot U-32 (S 182) Aralık 2003’de denize indirilmiş ve o da 19 Ekim 2005’de U-31 ile birlikte hizmete girmiştir. Üçüncü bot U-33 (S 183) Eylül 2004’te denize indirilmiş, 13 Haziran 2006’da da hizmete girmiştir. Son bot U-34 (S 184) 1 Temmuz 2005’de denize indirilmiş ve 14 Mart 2006’da deniz tecrübelerine başlanmış olup 2007 başında Alman Bahriyesine teslim edilmesi beklenmektedir.
            22 Eylül 2006’da Alman Hükümeti TKMS ile yeni iki adet Tip 212A bot inşaatı için bir antlaşma imzalamıştır. Antlaşmaya göre; TKMS bağlısı HDW ve Nordseewerke  şirketleri inşaatı paylaşacaklar. Yeni denizatlıların hedeflenen teslim tarihleri 2012 ve 2013dür. Bu botlara ISUS’un daha geliştirilmiş bir eşdeğeri ve FAS-3 Flank Array sonar yerine de daha uzun keşif menziline sahip EFAS (Expanded Flank Array Sonar) koyulacaktır. Siemens/HDW Proton Exchange Membrane (PEM) Yakıt Pili (AIP) sistemi de halen kullanılanlardan daha geliştirilmiş ve yüksek standartta olacaktır. Carl Zeiss Optronics şirketi SERO 400 periskoplarını ve OMS 100 non-penetrating optronics direklerini sağlayacağını açıklamıştır. İlk dört bottaki ikinci periskop yerine, bu botlarda OMS 100 bulunacaktır. Ayrıca botlar ağ merkezli savaş (network-centric warfare)’ın ihtiyaçlarına uygun yeni, modern muhabere sistemleri ile donatılacaklardır.
            Alman Bahriyesi, Gabler Maschinen  ve FS Antenntechnik’in BWB (German Federal Office of Defence Technology and Procurement, Koblenz) ile işbirliği yaparak geliştirdikleri Callisto modüler muhabere şamandırası (modular communication buoy) sisteminin bu botlara takılması için bir opsiyona sahiptir. Callisto şamandıraya bağlı bir anten sistemine sahip olup bot dalmış durumdayken askeri (ve sivil) muhabere ağlarına girmeye imkân sağlamaktadır.
Bu denizaltılara halen geliştirme çalışmaları devam eden IDAS (Interactive Defence and Armament for Submarines) füze sisteminin koyulması da öngörülmektedir. HDV, Diehl BGT Defence ve Kongsberg Defence and Aerospace (Norveç) şirketlerinin müştereken kurduğu ve içnde BWB’den de temsilcilerin olduğu bir konsorsiyuma bağlı çalışma grubu  (ARGE IDAS) tarafından füzenin geliştirilmesine devam edilmektedir. Eğer yeterli mali imkânlar sağlanabilirse 2012 sonunda füzenin hazır olabileceği ve Tip 212A botlara koyulabileceği ileri sürülmektedir. Kongsberg silah kontrol sistemini sağlayacak, HDW de füzeyi denizaltıya entegre edecek, ayrıca torpido kovanına koyulacak ve füzenin içinde bulunacağı konteyneri imal edecektir. Torpido kovanından atılacak ve 20 km’ye kadar menzile sahip bu füzeler DSH helikopterlerine/uçaklarına, küçük su üstü gemilerine ve sahildeki hedeflere karşı kullanılmak maksadıyla geliştirilmektedir. IDAS’ın esas sensörü, kısa menzilli IRIS-T füzesinin kızıl ötesi görüntü işleyebilen arayıcısı (infrared image-processing seeker)’nı esas alacaktır. Ayrıca IDAS çalışma grubu IRIS-T’nin donanım ve yazılım güdüm paketi (hardware and software guidance package)’ni kullanacaktır. IDAS, kızılötesi arayıcısındaki görüntüyü hafif bir fiber optik kablo ile bottaki kontrol ünitine gönderecektir. Böylece operatör füzeyi kontrol edebilecek, gerekirse uçuş yörüngesini ve/veya hedef seçimini değiştirebilecektir. Füzenin prototipinin başarı ile sonuçlanan ilk tecrübe atışı, 15 Kasım 2006’da Elpersbuettel (Almanya)’de Alman ilgililerine ilâveten 13 dost ülke bahriyesinin temsilcilerinin de huzurunda BWB tarafından yapılmıştır.
     Bilindiği gibi İtalya da Almanya ile işbirliği halinde iki adet 212A tipi denizaltıyı kendi tezgahlarında (Fincantieri şirketinin Trieste’de La Spezia yakınındaki Muggiano tersanesinde) inşa etmiş bulunuyor. İlk bot Salvatore Todaro (S 526) Kasım 2003’de denize indirilmiş, 29 Mart 2006’da İtalyan Bahriyesine teslim edilerek hizmete girmiştir. İkinci bot Scire (S 527) 18 Aralık 2004’te denize indirilmiş ve 2007 başında  hizmete girmesi beklenmektedir.
Gotland sınıfı denizaltılarında AIP sisteminin esas unsuru olarak Yakıt Pili yerine Stirling Engine ismi verilen bir makine kullanan İsveç’in AIP teknolojisinin gelişmesindeki katkılarını da göz ardı edemeyiz. İsveç dünyada ilk AIP sistemi ile donatılmış denizaltı inşa edip fiilen kullanan ülkedir. Yakıt olarak dizel yakıtı ve sıvı oksijen kullanan Stirling Engine önceki makalemde detaylı olarak açıklanmıştı. Yine aynı makalede belirttiğim 2 adet Vastergötland sınıfı Type A 17 bota (Södermanland ve Östergötland) Stirling Engine takılması işlemleri tamamlanmıştır. Bu denizaltılar, daha önce başlangıçtan itibaren Stirling Engine ile teçhiz edilmiş olarak dizayn ve inşa edilen Gotland sınıfı (Type A 19) üç adet bot (Gotland, Uppland, Halland) ile birlikte İsveç Bahriyesi’nin AIP sistemli denizaltı adedini 5’e çıkarmıştır.
            ABD Bahriyesi 2005 yılında İsveç’in AIP sistemine sahip ilk Gotland sınıfı denizatlısı olan Gotland’ı DSH eğitimlerinde kullanmak maksadıyla bir yıllığına personeliyle birlikte (30 kişi) kiralamıştır. Gotland Haziran 2005’de bir nakliye gemisi üzerinde İsveç’ten San Diego’ya getirilmiş ve ABD Bahriyesi gemileriyle eğitimler de Temmuz’dan itibaren başlamıştır. ABD Bahriyesi özellikle sahile yakın sığ sularda AIP imkanına sahip sessiz ve küçük sonar kesit alanına sahip konvansiyonel denizaltılara karşı DSH eğitimlerinde Gotland’dan yararlanırken bot personeli de kendi eğitimlerini pekiştirmektedir. Nisan 2006’da ABD tarafından kontratın bir yıl daha uzatılarak eğitimlere devam edilmesi istenmiş, 15 Haziran 2006’da da İsveç hükümetinin bu isteği kabul ettiği bildirilmiştir.
 Singapur  İsveç’in hizmetten çıkardığı 2 adet Type A 17 botu (Vastergötland ve Halsingland) 2005 sonunda satın alarak bunları İsveç’te AIP (Stirling Engine)  sistemi ilavesi ve  tropikal iklim şartlarında kullanılmalarını sağlayacak düzenlemeler de dahil olmak üzere  kapsamlı bir overhole sokmuştur. Böylece Singapur denizaltı gücü de kısa zamanda denizatlılarında AIP sistemi kullanıyor olacaktır.         
Yakın gelecekte AIP sistemli bot kervanına Portekiz, İsrail, Japonya, Pakistan, Hindistan ve İspanya da katılacaklardır.
            Portekiz Bahriyesi 21 Nisan 2004’te; o zamanki ticari bir kuruluş olan ve Almanya’nın denizaltı yapımcıları HDW ve Thyssen-Nordseewerke (TNSW)‘i bünyesinde bulunduran GSC (German Submarine Consortium) ile bir kontrat imzalayarak biri HDW diğeri de TNSW tezgahlarında inşa edilmek üzere, AIP (Yakıt Pili) sistemine sahip, 1400 tonluk iki adet (üçüncüsü opsiyonel) denizaltı (Type 209 PN)  sipariş etmiştir. Botlar sırasıyla 2007 ve 2008’de denize indirilecek, 2009 ve 2010’da da hizmete gireceklerdir. 
            Gelelim İsrail’in Almanya’dan AIP sistemli denizaltı tedarik çalışmalarına. Alman hükümeti 25 Ağustos 2006’da İsrail için 2 denizaltı inşa edileceğini doğruladı, ancak medyada yer aldığı gibi bunların nükleer silah taşıyacak şekilde dizayn edilecekleri  haberlerini de yalanladı. Alman Savunma Bakanlığı sözcüsü tarafından yapılan açıklamada satış antlaşmasının İsrail ile HDW arasında 6 Temmuz 2006’da imzalandığı açıklanmışsa da 29 Ağustos’ta İsrail Savunma Bakanlığı sözcüsü denizaltı programı hakkında sorulan sorulara cevap vermekten kaçınmıştır. Bununla birlikte İsrail ve Avrupa’daki çeşitli kaynaklardan Almanya ile İsrail arasında 21 Kasım 2005’de tahminen 1 Milyar Euro (o zamanki pariteye göre yaklaşık 1.17 Milyar $) tutarında bir kontrat için niyet mektubu imzalandığı, buna göre HDW ve Nordseewerke tarafından 2 denizaltı inşa edileceği, üçüncü bir denizaltı için de Almanya’nın fon sağlayacağı öğrenilmiştir. İki denizaltı için ödenecek fiyatın 333 Milyon Euro’luk kısmının (toplam miktarın üçte biri) Alman federal bütçesinden ödeneceği belirtilmektedir. Almanya daha önce de İsrail için aynı tezgahlarda, dalmış durumda deplasmanları 1900 ton olan 3 adet Dolphin sınıfı denizaltı inşa etmişti (Bunlardan ilk ikisinin ve üçüncüsünün de yarısının ücretini Alman hükümeti federal bütçesinden ödemişti. Gerekçe olarak da; 1990-91 Körfez Harbinde Irak’tan İsrail’e atılan ve İsrail halkına kimyasal taarruz tehlikesi yaşatan Scud füzelerinin harp başlıklarının kısmen Alman firmaları tarafından geliştirilmiş olması gösterilmiştir.Asıl sebebin ise; Almanya’nın II Dünya Harbindeki Yahudi soykırımı nedeniyle İsrail’e yardım etmek için  duyduğu tarihi sorumluluk olduğu değerlendirilmektedir.) Açık kaynaklardan edinilen bilgilere göre, yeni denizaltılar Dolphin sınıfının AIP sistemi adapte edilmiş bir türü olacaklardır. Bunlara Dolphin Type 2 veya Dolphin AIP sınıfı denilecektir.Alman Type 212A’lardaki AIP sisteminin bir benzerini bu botlara monte etmek ve Dolphin’lere nazaran personel yaşam şartlarını bir miktar daha rahatlatmak maksadıyla bu botların boylarının Dolphin’lerden daha uzun olması tasarlanmaktadır. Bunlarda da Dolphinlar  gibi dördü 650 mm.lik, altısı 533 mm.lik, toplam on torpido kovanı bulunacaktır.(Seahake torpidosu kullanan Dolphin sınıfı botlarda olduğu gibi bu botların da  bazı kovanlarından UGM-84C Sub-Harpoon da atılabilecektir.) 650 mm. kovanlar balıkadamların içinde bulundukları özel araçların denize bırakılmasında, açık kaynaklarda öne sürüldüğü gibi İsrail’in geliştirdiği nükleer başlıklı füzeleri atmakta, bir çeşit liner ilavesi ile çaplarını 533 mm.’ye indirerek torpido atmakta kullanılabilirler.
 İsrail’in gerek Dolphin sınıfı gerekse yeni yaptıracağı bu botlardan nükleer füze atma imkânına sahip olduğu ve olacağı hakkında spekülasyonlar devam etmektedir. Bu botların SLCM (denizaltıdan atılan kruz füzesi) olarak kullanılmak üzere adapte edilmiş Popeye III (Turbo) füzesinin bir versiyonu ile teçhiz edilebileceği hakkında raporlar da bulunmaktadır.Bazı uzmanlar ve stratejik araştırmacılar İsrail’in bu denizaltıları hem gerektiğinde nükleer darbe vurmakta hem de eğer kendisine nükleer bir taarruz yapılırsa (örneğin İran’dan), dalmış durumdaki denizaltıların nükleer taarruzdan etkilenmeyeceklerini göz önüne alarak, mukabil nükleer darbe (veya ikinci darbe/second strike) icra etmekte kullanacağını değerlendirmektedirler. 
Japonya inşa etmeye başladığı yeni sınıf (geliştirilmiş Oyashio sınıfı) denizaltılar için AIP sistemi olarak Stirling Engine’i seçmiştir. Japonya bu karara varmadan Stirling Engine’i bir eğitim denizaltısında (Harushio sınıfı botlardan Asashio’da) Aralık 2001’den itibaren birkaç yıl tecrübeye tabi tutmuştur. Stirling Engine yapımcısı İsveç’in Kockums gemi inşa şirketi Tokyo’daki Kavasaki Heavy Industries (KHI) şirketi ile 2005 yılında bir kontrat imzalayarak bu şirkete Stirling Engine malzemesi temin etmeyi taahüt etmiştir. KHI, Kockums’dan temin edeceği malzeme ile AIP sistemini monte ve imal edecek, bilâhare yeni denizatlıları inşa edecek tersaneye gönderecektir. AIP sistemli ilk geliştirilmiş Oyashio sınıfı (veya diğer bir ifade ile 2900 t sınıfı) bot Mitsubishi, Kobe tersanesinde  Mayıs 2005’de kızağa konmuş olup inşaatı devam etmektedir. (Ekim 2007’de denize indirilmesi ve Mart 2009’da hizmete girmesi planlanmıştır.)
Yakıt Pili ve Stirling Engine dışında diğer bir AIP modelini (MESMA, Module d’Energie Sous-Marine Autonome) ihtiva eden denizaltı dizayn ve inşa eden ülke de bilindiği gibi Fransadır. MESMA sistemi hakkında önceki makalemde epey açıklayıcı bilgi bulunmaktadır. Yakıt olarak sıvı oksijen ve ethanol kullanan bu sistemi ana hatlarıyla hatırlayacak olursak;  yaratılan ısı enerjisi stim elde etmek için kullanımakta, stim bir türbini çevirmekte, türbine bağlı bir alternatörden elde edilen AC akım rektifayerlerden geçirilerek DC akım olarak, pervane şaftını çeviren ana elektrik motorunu beslemek üzere botun elektrik sistemine verilmektedir. 
Pakistan yeni denizaltılarında MESMA sistemini kullanmaya başlamak üzeredir. Pakistan 1994’te DCN (Direction des Construction Navales) İnternational şirketi ile 3 adet Agusta 90B denizaltısı inşası için yapmış olduğu antlaşma çerçevesinde ilk denizaltısını (PNS Khalid) DCN’in Cherbourg tersanesinde inşa ettirmiş, ikinci botu (PNS Saad) Karaçi’deki kendi tezgahlarında monte etmiştir. Fransa’dan gönderilen 10 m buyundaki AIP (MESMA) modülünü de ihtiva edecek üçüncü bot PNS Hamza’nın Karaçi’deki montaj ve inşaatı, Mayıs 2002’deki 11 Fransız mühendisinin öldürüldüğü terörist saldırı neticesi bir süre sekteye uğramışsa da, denizaltının  2007’de hizmete girmesi beklenmektedir. İlk 2 bota da daha sonra overholleri sırasında AIP modülleri ilâve edilecektir. Diğer taratan Pakistan’ın eskiyen Agosta 70  sınıfı denizaltılarını değiştirmek üzere Fransa’dan 3 adet yeni tip (Marlin) denizaltı almak üzere çalışmalar yaptığı gözlenmektedir. Mayıs 2006’da Fransız Hükümetinin DCN ve Thales şirketlerinin müşterek bir kuruluşu olan ve 1 Eylül 2002’de faaliyete geçen Armaris pazarlama şirketine Pakistan’a DCN tarafından dizayn edilen ve Scorpene sınıfının geliştirilmiş bir  tipi olan, Scorpene’den biraz daha geniş  3 adet Marlin sınıfı denizaltı satabilmesi için gerekli ihraç müsaadesini verdiği açıklandı. 28 Ağutos 2006’da da Armaris 3 adet Marlin sınıfı denizaltı satışı için Pakistan’a resmi teklifini yaptı.   Ancak Pakistan bu denizatlılarda MBDA (ortakları: İngiliz BEA Systems, EADS(Fransız Marta, Alman DASA ve İspanyol CASA’nın birleşmesiyle oluşmuştur)  ve İtalyan Finmeccanica)’nın üretimi olan Exocet SM 39 (SSM) yerine Boeing’in Harpoon füzesinin bulunmasını istemektedir. AIP sistemine sahip olacak Marlin’de, Fransız Bahriyesi için inşa edilecek nükleer Barracuda sınıfı denizaltılardaki yeni teknolojiler de kullanılacaktır. Keza botun sığ sularda daha yüksek manevra kabiliyeti kazanabilmesi için kıç taraftaki kontrol yüzeyleri (amudi ve kiç ufki dümenler) “X” şeklinde dizayn edilmiştir.      
Hindistan dört yıl süren müzakere ve pazarlıklardan sonra Ekim 2005’de Fransa (Armaris şirketi) ile Hindistan’da DCN ve Navantia (İspanyol şirketi)’nın destek ve yardımı ile 6 adet Scorpene denizaltısı inşaatı için toplam yaklaşık 2,4 Milyar Euro tutarında bir dizi kontrat imzalamıştır. (Scorpene, DCN ve Navantia tarafından dizayn edilen ve geliştirilen bir sınıftır.) Kontrata bu 6 gemilik paketten sonra opsiyonel olarak 9 botun inşaatı da ithal edilmiştir. Hint Bahriyesi kaynaklarından öğrenildiğine göre üçüncü bottan sonraki botların AIP ile teçhiz edilebilmeleri imkânı kontratta yer almaktadır. Ancak ilk botun 2012 sonuna doğru hizmete gireceği, bilâhare her yıl bir denizaltı bitirileceği belirtildiğine göre, Hindistan’ın bu yolla ilk AIP sistemli denizaltıya 2015’den itibaren  sahip olabileceğini söyleyebiliriz. Projenin 2017’de tamamlanması planlanmıştır. İlk denizaltının Mumbai’deki bir devlet şirketi olan Mazagon Dockyard Limited (MDL)’in tesislerinde Armaris’in teknoloji transferi ile ve lisanslı olarak inşaat/montajına  Aralık 2006’da başlanmıştır. Baş tarafında 6 torpido kovanı olacak bu botlarda bulunacak 36 adet Exocet SM 39 için de merkezi Londra’da olan MBDA ile 6 Ekim 2005’de kontrat imzalamıştır. 
İspanya da AIP sistemli denizaltı teknolojisinde geri kalmamak için Seville’de konuşlu Abengoa şirketinin Savunma Bakanlığı fonlarıyla geliştirdiği bir AIP sistemini, inşaatına başladığı S 80A sınıfı botlarında (4 adet) kullanacaktır. Etanol reformer yakıt pili teknolojisini (ethanol reformer fuel-cell technology) esas alan ve 400 kw’lık güç üretebilen Abengoa AIP sistemi sayesinde botlar en az 15 gün satha çıkmadan harekât yapabileceklerdir. 71 m boyunda, tekne çapı 7,3 m ve deplasmanları 2426 ton olacak ve Navantia (2 Mart 2005’ten önceki IZAR) şirketinin Cartagena’daki tersanesinde inşa edilmekte olan botlardan ilki (S-81), Mart 2005’de kızağa koyulmuş olup Şubat 2010’da denize indirilmesi ve 2011’de de hizmete girmesi beklenmektedir. Eğer planlama aksaksız uygulanabilirse Ekim 2014’te 4 bot da hizmete girmiş olacaktır. Botların esas muharebe sistemi Locheed Martin (ABD)’in Navantia FABA ortaklığı ile geliştirdiği AEGIS savaş yönetim sistemi olacaktır. Esas silahlarını ise DM2A4 torpidoları ile Boeing Sub Harpoon füzeleri teşkil edecektir. Ayrıca botlara taktik Tomahawk seyir füzesi (cruise misilse) koyulması hususu da ABD ile görüşülmektedir.
            Görüldüğü gibi denizaltılarında nükleer güç kullanmayan denizci ülkelerin önemli bir kısmı (İsveç, Almanya, İtalya, İspanya, Yunanistan, Portekiz, İsrail, Hindistan, Pakistan, Japonya, Güney Kore, Singapur) denizaltılarında AIP sisteminin bulunmasının kazandıracağı avantajları takdir ederek AIP sistemli botlara sahip olmuşlar veya sahip olmak için gerekli angajmanları tamamlayarak botlarının inşaatının bitmesini beklemektedirler. AIP sistemli denizaltı inşaatına henüz başlamamış olan Akdeniz çanağının doğusundaki en güçlü ve modern donanmaya sahip Türk Deniz Kuvvetlerinin de en kısa zamanda AIP sistemine sahip bir denizaltı kuvvetine, daha fazla gecikmeden sahip olmasının, artık adeta stratejik bir gereksinim haline geldiği kanaatindeyim. Ocak 2007 başında Savunma Sanayii Müsteşarlığı tarafından 6 adet AIP sistemli denizaltı tedariki için Teklife Çağrı Dökümanı(TÇD/RfP, Reqest for Proposal) yayınlanmıştır. İlk AIP sistemli denizaltımızın kızağa koyulacağı günü hasretle bekliyoruz.
Şimdi de geçelim Karadenizdeki kuzey komşumuz Rusya Federasyonu (RF)’na. Medya raporlarına göre halen RF ‘nun operasyonel denizaltı sayısı 50’ye düşmüş bulunuyor. Bu miktarın 20’sinin de dizelli bot olduğunu hatırlatalım. Varşova Paktının yıkılması, SSCB’den RF’na dönüşüm, oluşan yeni stratejik ortam ve başlangıçtaki ekonomik sıkıntılar yeni devletin tehdit algılamalarını ve finansal imkânlarını eskisine göre kökten değiştirince, bir çok nükleer denizaltının da hizmet dışı bırakılması gerekli görüldü. Ancak bunların nükleer tehlike yaratmayacak şekilde sökülmeleri RF’nun çeşitli teknik ve mali sorunlarla karşılaşmasına sebep oldu. Başta ABD olmak üzere birçok ülke RF’na destek oluyor. (2003’te G-8 ülkeleri RF’na yardım hususunda karar almışlardır.) Örneğin çeşitli İtalyan firmaları nükleer denizaltıların söküm işine girmiş durumda. Fincantieri ve Finmeccanica‘nın da dahil olduğu İtalyan firmaları 50 milyon Euroya varan bir anlaşma çerçevesinde Kola yarımadasında ilk etapta 12-13 nükleer denizaltıyı sökme işine başlamışlardır. (İlaveten nükleer materyalin emniyetle gömülme işlemini de gerçekleştireceklerdir.)
28 Ekim 2004 tarihinde, Aralık 1997’de kızağa koyulmuş olan ancak yapımı çeşitli mali sıkıntılar ve sınıfının ilk gemisi olması nedenleriyle epey geciken RF’nun ilk Project 677, Lada sınıfı dizel-elektrik tahrik sistemine sahip Sankt Petersburg adı verilen denizaltısı Sen Petersburg’taki Admiralty tersanesinde denize indirildi. (Daha doğru bir ifade ile Neva nehrine indirildi.) Sen Petersburg şehrinin 300’üncü kuruluş yıldönümü şerefine denizaltıya bu isim koyulmuştur. Rubin Central Design Bureau for Marine Engineering (CDBME) tarafından dizayn edilen ve dalmış durumdaki deplasmanı 1765 ton olan bot (ihraç versiyonu Amur 1650 olarak bilinmektedir) Rus konvansiyonel denizaltılarının dördüncü neslini temsil etmektedir. 67 m boyunda, 6 torpido kovanı ve 18 silah (torpido veya füze vb.) kapasitesi bulunan tek tekneli (single hull) botun satıhtaki sürati 21, dalmış durumdaki sürati ise 10 mildir. Azami dalış derinliği 250 m (teknede AB-2 çeliği kullanılmıştır), seyir menzili de 650 deniz milidir(3 kts sürat ile). Dizelle seyirde (şnorkel dahil) seyir menzili ise 6000 mildir. Azami dalış süresi 10 gündür. Rubin’e göre , Proje 677 bir çok sistem ve dizayn yeniliklerine sahiptir.Bunlar arasında modern data bus teknolojisine dayanan yeni bir otomatikleştirilmiş komuta ve silah kontrol sistemi, towed array’ı da ihtiva eden yeni bir sonar sistemi ve Project 636 “Kilo” sınıfından elde edilen tecrübelerden istifade edilerek geliştirilen sessizleştirme teknolojileri bulunmaktadır. Aktif sonarlara karşı hedef eko şiddetini azaltmak için bota “anechoic cladding”(bir çeşit eko zayıflatıcı kaplama) tatbik edilmiştir. Rubin bu denizaltıların uygulanan yeni teknolojiler sayesinde Project 636 Kilo sınıfından 3 kat daha sessiz olduğunu belirtmektedir. Project 677’deki diğer bir yenilik de konvansiyonel arama periskopu yerine geçen ve mukavim tekne içine girmeyen (non-hull penetrating) optik-elektronik arama direği(optronic search mast)dir. Ayrıca diğer denizaltılarda olduğu gibi konvansiyonel bir hücum periskopu da bulunmaktadır. Rubin keza Project 677/Amur 1650 için yakıt pili (fuel cell) teknolojisini kullanarak bir AIP modeli geliştirmek üzere çalışmaktadır (Potansiyel ihraç müşterilerine bir opsiyon olarak sunulmak üzere). İkinci bir bot (Amur 1650), tamamlanması için fon ayrılmasını beklemektedir. Diğer taraftan RF Bahriyesi için Sankt Petersburg’un ilk takipçisi olarak 28 Temmuz 2005’de Kronshtadt, 10 Kasım 2006’da da üçüncü bot Sevastapol kızağa koyulmuşlardır. Deniz tecrübeleri devam eden St. Petersburg’un 2008’de, Kronshtadt’ın 2009’da ve Sevastapol’un da 2011’de hizmete girmeleri beklenmektedir.
Diğer taraftan ihracat pazarı için Rubin ve İtalyan Fincantieri firması S 1000 olarak sınıflandırılan AIP sistemine ve 10 gün su altında kalma kapasitesine sahip 1000 tonluk (dalmış durumdaki deplasmanı 1100ton) konvansiyonel bir denizaltının dizaynını ana hatlarıyla tamamladıklarını Ekim 2006 sonundaki Paris Euronaval sergisinde açıklamışlar ve yeni dizayn botun modelini de sergide teşhir etmişlerdir. Bundan sonra teknik spesifikasyonlar, genel arajman dizayn safhası tamamlanacaktır. Bu işlemlerin de 2007 birinci yarısında bitirileceği ve müteakiben ilgilenen müşterilere fiyat ve cihaz opsiyon tekliflerinin verilebileceği değerlendirilmektedir. Botun fiyatının U-212A’nın fiyatının yaklaşık yarısı kadar olabileceği tahmin edilmektedir. S 1000’in 56,2 m boyunda 5,35 m çapında, azami süratinin 14 kts, personelinin 16 kişi ve azami dalış derinliğinin de 250 m olacağı belirtilmektedir. S 1000 DSH, istihbarat, keşif-gözetleme ve 12 kişiye kadar özel kuvvetler personeli taşıma maksatlı dizayn edilmektedir.Diğer görevleri içinde ASUW, mayın dökme, ve hava harekâtına destek bulunabilir. Rubin’in nükleer olmayan denizaltılar baş dizayneri Yuri Kormilitsyn  S 1000’in AIP teknolojisinin İtalya tarafından sağlanacağını, botun RF’nun Amur 950 ve İtalya’nın U-212A üzerindeki çalışma ve tecrübelerinin bir kombinasyonu olacağını belirtmiştir. Kormilitsyn S 1000’in Rubin’in bir batı firması ile ilk müşterek çalışması olduğunu, müşterek çalışma için Almanya ve Fransa’ya da teklif götürdüklerini söylemiştir.Yakın gelecekte ne Rus ne de İtalyan donanmalarının S1000 siparişi vermeleri muhtemel görülmemektedir. Esas hedef diğer ülkelere satış olacaktır. Tek pervaneli S 1000’in dümeni “X” şeklinde olacak, ufki dümenleri de yelkenin her iki yanında bulunacaktır. 4 kts sürat ile AIP ile dalmış olarak 1000 mil mesafeye gidebilecektir. 6 adet 533 mm’lik torpido kovanı bulunacak olup kovandakiler dahil toplam 14 torpido (veya torpido+füze+mayın+eko aldatıcı) taşıyacaktır. İnşaatta İtalya’nın katkısı esas olarak tahrik sistemi, platform ve dümen sistemi ile silah sistemini ihtiva edecektir.   
 
Önceki yazımda bahsettiğim 2 adet Severodvinsk’deki ve 2 adet de Komsomolsk’daki tersanelerde inşaatı devam eden Project 971U Bars sınıfı (Akula II) bot(SSN)’ların tamamlanma durumu belirsizliğini korumaktadır. Severodvinsk’teki Sevmash tersanesi 19 Mart 2006’da, devlet gelirlerinin birdenbire artmasını sağlayan yüksek akaryakıt ve doğal gaz fiyatlarının ateşlediği büyük bir şevkle bağlanılan bahriye modernizasyon planının bir uygulaması olarak, Project 955 Borei (veya Borey) sınıfı dördüncü nesil üçüncü bir nükleer denizaltıyı (Vladimir Monomakh) kızağa koydu. Bu sınıf en çok 12 Bulava kıtalar arası balistik füze taşıyacaktır. Balistik füzeleri ile bu botlar RF’nun önümüzdeki 10 yılda ABD ile nükleer dengeyi idame edebileceği yegâne vasıtalar olarak görülmektedir. Bu sınıfın ilk 2 denizaltısı sırasıyla %70 ve %50 tamamlanmış durumdadırlar ve 2008’de hizmete girmeleri öngörülmektedir. Bu sınıf botların 2007’den itibaren inşaatına devam edilmesi ve sayılarının da altıyı geçmesi  öngörülmektedir. Bu botlar Kuzey ve Pasifik Donanmalarında kullanılacaklardır. RF, bunlarda kullanılacak ve SSCB dağıldıktan sonra elinde kalan yegâne balistik füze tesisi olan Votkinsky Zavod’da imal edilen Bulava füzesinin hizmete sokulmasından önce su altından atış tecrübelerine 2006’da olduğu gibi 2007’de de devam edecektir. Bulava, Moscow İnstitute of Thermal Technology tarafından geliştirilmiş olup karadan atılan ve halen kullanımda olan SS-27 Topol-M’nin bir türevidir. 8000 km menzilli, katı yakıtlı füze; farklı hedefleri vurmak üzere münferit olarak programlanabilen azami 10 adet nükleer başlık taşıyabilmektedir. Füze kaçınma manevraları yapmak, terminal safhasında hipersonik sürate ulaşmak gibi önlemeden sakınmak için mütekâmil özelliklere sahiptir.
 
Şimdi de denizaltılarla ilgili bahsetmeye değer gelişmelere sahne olan diğer ülkelere kısaca göz atalım.
 
Kanada’nın İngiltere’den aldığı Victoria sınıfı denizaltılarda yaşadığı problemleri ve onarım/modernizasyon programlarındaki gecikmeleri önceki yazımda anlatmıştım. Aksilikler maalesef daha sonra da devam etti. 5 Ekim 2004’te HMCS Chicoutimi’deki bir kişinin öldüğü ve beş kişinin yaralandığı elektrik yangını denizatlıların programını yeniden altüst etti. Yangından sonra Kanada Bahriyesi, bütün Victoria sınıfı botların inceleme ve önlem alınması için 6 ay süre ile bağlanmalarını bir emniyet tedbiri olarak emretti. Chicoutimi Kanada’nın 1998’de yaptığı bir antlaşma ile İngiltere’den satın aldığı 4 Victoria sınıfı botun sonuncusuydu. Donanmasında konvansiyonel denizaltı bulundurmama kararı alan İngiltere Upholder sınıfı olarak isimlendirdiği bu botları 1990’ların başında, kısa süre hizmet görmüş olmalarına rağmen hizmet dışına ayırmıştı. Chicoutimi‘nin onarımına 2010’a kadar başlanmayacaktır (onarım planlı overhol sırasında yapılacak). Bu botun 2012’den önce yeniden göreve başlaması beklenmemektedir. Chicoutimi istisna edilirse botlar artık yavaş yavaş etkinlik kazanmaya başlamışlardır. Bu yazı hazırlanırken (2006 sonu), Kanada’ya devredildikten sonra ilk defa bu botlardan ikisi birden faal olarak denizde idi (HMCS Windsor ve HMCS Cornerback). HMCS Victoria ise batı sahilinde overholde olup 2008 yazında göreve başlayacaktır.
 
Almanya’nın HDW ve Nordseewerke tezgahları AIP sistemi ihtiva etmeyen 3 adet Type 209/1400 MOD denizaltısını da 2000 yılında yapılan bir kontrat ile Güney Afrika Cumhuriyeti Bahriyesi için inşa etmektedirler. Bu botlardan Kiel (HDW)’de inşa edilen ve Manthatisi adı verilen ilk bot 7 Nisan 2006’da Güney Afrika’daki Simon’s Town’a ulaşmıştır. Emden (Nordseewerke)’de inşa edilen ikincisi (S 102) ve üçüncüsü (S103) de sırasıyla 2006 sonunda teslim edilmiş ve 2007 sonunda teslim edilecektir
 
Fransa (DCN) ve İspanya (Navantia), Şili için 2 ve Malezya için de 2 adet (birer tanesi Fransa’da Cherbourg’da, birer tanesi de İspanya’da Cartagena’da olmak üzere)  AIP sistemine sahip olmayan ve esas silahları Black Shark  torpidoları olacak Scorpene sınıfı denizaltılar inşa etmektedirler. Şili’nin ilk botu (SS O’higgins) Aralık 2005’de ve ikinci botu (SS Carrera) da Aralık 2006’da Şili’ye vararak göreve başlamışlardır. Malezya’nın botlarının ise 2009’da teslim edilmeleri planlanmıştır.
 
Polonya Norveç’in Kobben sınıfı denizaltılarını (5 bot) devralmıştır. Beşinci ve sonuncu bot Ekim 2004’te Bergen (Norveç)’de Polonya’ya devredilmiştir. Polonya’da bu botlar Sokol sınıfı olarak adlandırılmaktadır. Bunlardan dördü (ORP Sokol, ORP Sep, ORP Bielik ve en son teslim alınan ORP Kondor) fiilen kullanılacak, beşincisi (Jastrzab) de eğitim ve ihtiyaç olduğunda yedek parça yönünden bu botları destekleyecektir.
 
Çin’deki gelişmelere gelince; 2004 Ağustosunda Çin Wuhan tersanesinde önceden bilinmeyen yeni bir sınıf dizel-elektrik denizaltısını (Yuan sınıfı) denize indirerek batının tüm istihbarat camiasına sürpriz yapmış oldu. Dış görünüş olarak Rus “ Kilo” sınıfına benzeyen ancak yelken dizaynı (ve yelkendeki ufki dümenler) olarak da “Type 039A Song” sınıfını andıran bot denizaltı dizaynında Rus ve Çin etkisinin bir karışımı olarak kabul edilmektedir. Çin bu arada RF’dan ilâve Kilo sınıfı botlar almaya, Song sınıfı botları inşa etmeye (halen en az 8 Song sınıfı botu olduğu değerlendirilmektedir), yeni bir nükleer hücum denizaltısı (Type 093) ve yeni sınıf bir SSBN (Type 094) dizaynı geliştirmeye devam etmektedir. Ming sınıfı dizel-elektrik botların bilinen sonuncusu 2002’de inşa edilmiş olup adetlerinin 20’ye ulaştığı tahmin edilmektedir. Bu sınıf yeni bot inşaatının planlandığı hakkında henüz bir duyum alınmamıştır.
 
Şimdi de dünyada çok ender rastlanan bir durumdan, bahriyesinde uzun yıllar (1909’dan beri) denizatlılara sahipken bu etkin silahtan kendi kararı ile vazgeçen bir ülkeden kısaca bahsedeyim. Danimarka 2004’te, İsveçle birlikte yeni yapacağı Viking sınıfı 4 adet denizaltının inşaatından vazgeçerek denizaltı kuvvetini tasfiye kararı aldı. Tumleren 17 Ağustos 2004’te hizmet dışına ayrıldı. 27 Ekim 2004’te Kronborg’un görevine son verilerek İsveç’e iade edildi. (Bu denizaltı aslında İsveç’in Nacken denizaltısı olup dünyadaki AIP/Stirling Engine sistemine sahip ilk denizaltıdır. İsveç Stirling Engine tecrübeleri için kullandıktan sonra Danimarka’ya devretmiştir.) Springeren 25 Kasım 2004’te hizmet dışı bırakıldı. Nihayet Saelen’in de Danimarka Kraliyet Bahriye Müzesine devredilmesi ile 21 Aralık 2004’te Danimarka bahriyesinin denizaltı kuvveti fiilen ortadan kalkmış oldu. 
 
Son olarak da geçtiğimiz 3 yılda nükleer güçlü denizaltılardaki (RF’nun ve Çin’in nükleer botları hakkında daha önce bilgi verilmişti) ve genel olarak denizaltı sistem ve cihazlarındaki yenilik ve gelişmelere kısaca göz atalım.
 
Nükleer güçlü denizaltılar bahsine dünyanın en büyük denizaltı gücünü oluşturan ABD denizaltılarıyla başlayalım. ABD denizaltı gücü donanmanın diğer yüzer unsurlarıyla birlikte Varşova Paktının yıkılmasından itibaren önemli bir kayba uğradı (1986’da Başkan Ronald Reagan ve Bahriye Bakanı John Lehman’ın 600 gemilik donanma hedefi doğrultusunda 101’i SSN olmak üzere 583, 1987’de 594 gemiye ulaşan ABD Donanmasının gemi mevcudu, 2007’de 54 SSN ile birlikte 281 gemiye düşmüş olacaktır). ABD Bahriyesinin denizaltılarla ilgili iki önemli icraatı hakkında önceki makalemde geniş bilgi vermiştim. Bunlardan biri yeni bir nükleer sınıf olan Virginia sınıfı botların inşaatı diğeri de bazı balistik füze botlarını (SSBN) tadil ederek SSGN haline getirmesidir. ABD Bahriyesi ilk etapta 4 adet SSBN’in tadilatına başlamıştır. Bu grubun ilk botu Ohio Şubat 2006’da, ikinci botu Florida da Nisan 2006’da SSGN olarak ABD Bahriyesine teslim edilmişlerdir. Bu botlarda uygulanmakta olan  değişikliklerin esas gayesi, önceki yazımda detaylarını açıkladığım gibi, bunları kruz füzesi (cruise missile) atar ve özel harekât kuvveti (Special Operation Force- SOF) harekâtını uygulayabilir bir hale getirmek ve ağ merkezli harekâta katılabilecek imkânlara kavuşturmaktır.  Tadil edilen botlardaki C4ISR (Command, control, communication, computers, intelligence, surveillance, reconnaissance) alt sistemleri şunlardır: UHF uydu muhaberesi, UHF LOS (Line of Sight), VHF/FM, HF ve VLF (sadece alıcı) muhaberesi için 2 adet OE-538 çok fonksiyonlu anten, EHF (Extremely High Frequecy) orta bilgi hızı ve EHF alçak bilgi hızı, 2 adet denizaltı yüksek bilgi hızı (sub-HDR) anteni, VLF-HF alışı için 2 adet muhabere şamandırası, AN/BLQ-10 ESM sistemi, periskop ikaz sistemi alıcıları ve nihayet görerek keşif, gözetleme, takip için 2 adet periskop. SSGN’in geliştirilmiş komuta kontrol kabiliyetleri genişletilmiş muharebe yönetim merkezi (Battle Management Center-BMC)’nde toplanmıştır. BMC’nin C4ISR kabiliyetleri alınacak özel görevlere (örneğin istihbarat toplama, keşif gözetleme veya sahile özel harekât kuvvetleri çıkartmak gibi) göre adapte edilebilir bir esneklik ve imkâna sahiptir. Bu iki bot SSGN olarak ABD Bahriyesine teslim edildikten sonra da tadilatlar çerçevesinde yapılacak işlere yaklaşık 6,5 ay daha devam edilmiştir. ISIS (İntegrated Submarine İmaging System)’in bir parçası olarak bu botların periskoplarından birinin mercekleri  çıkarılarak yerine video kamera sistemi yerleştirilmiştir. Böylece periskopun görüntüsü BMC’deki gerekli ekranlarda görünmektedir. Ekranda çevrenin gün ışığı veya kızılötesi görüntülerine ilaveten zaman, arz, tul ve diğer bütün seyir bilgileri de görülmektedir. ISIS’ın geliştirilmiş bir versiyonu Haziran 2006’da Los Angeles sınıfı bir SSN olan Hamton’a monte edilmiş olup kullanımı incelenmektedir.Sistemin yakında tüm Los Angeles sınıfı botlara uygulanması beklenmektedir.
 
Ortalama 30 yıl ömür biçilen ve beherinin bedeli yaklaşık 2,5 Milyon $ olan Virginia sınıfı botların inşaatı da devam etmektedir. 1998’de kızağa konulan ilk bot Virginia (SSN-774)’nın 23 Ekim 2004’te hizmete girmesinden sonra sınıfın ikinci gemisi Newport News tersanesinde monte edilen Texas (SSN-775) da 9 Nisan 2005’de denize indirilmiş, 20 Haziran 2006’da Nortrop Grumman tarafından ABD Bahriyesine teslim edilmiştir. Northrop Grumman Newport News (NGNN), General Dynamics (GD), Electric Boat (EB) Corporation ile birlikte ilk 10 botu yapmak üzere botların inşaatına devam etmektedir. İlk 4 bot için iki kuruluşun arasındaki iş bölümüne göre; NGNN baş, kıç ve seçilen bazı baş taraf kısımlarını, EB ise tekne kısmını, makine dairesini ve C2 sistemi harekât bölmelerini inşa etmektedir. EB birinci ve üçüncü, NGNN de ikinci ve dördüncü botu inşa/monte edip teslim etmiş/edecektir. Üçüncü bot Hawai (SSN-776)’nin inşaatı 2001’de, dördüncü bot North Carolina (SSN-777)’nın inşaatı da 2002’de başlamış olup inşaatlar yukarıda belirtilen iş bölümü çerçevesinde devam etmektedir. Yürürlükteki planlamaya göre 30 bot yapılacaktır.
 
Virginia sınıfının özellikleri önceki makalemde açıklanmıştı. Bu botlarda bulunan bir çift Kollmorgen AN/BVS-1 photonic direkten elde edilen bilgilerle SSGN’lerdeki ISIS sisteminden daha üstün performanslı bir video görüntü imkânı sağlanmaktadır. Ayrıca sistem Thermal İmager ve Laser Range Finder’i de ihtiva etmektedir. Dolayısı ile mukavim tekne dışında inip çıkan, yani periskoplar gibi mukavim tekneden içeri girmeyen photonic direk periskop yerine geçmektedir. Bu durum dizayn kolaylığı sağlamış olup santral bir güverte aşağıya alınabilmiş, yelken de botun baş tarafına yaklaştırılmıştır. Ayrıca elektronik kontrol sistemleri sayesinde bu botlarda serdümen ve ufki dümencilerin yerini, uçaklardaki gibi pilot ve yardımcı pilot almıştır.
 
ABD Bahriyesinin Deniz Sistemleri Komutanlığı (NAVSEA-US Naval Sea Systems Command)’na bağlı FSG (Submarine Future Studies Group) gelecekte denizaltılarda kullanılacak/uygulanacak yenilikleri ortaya çıkarmaya çalışırken birinci önceliği, ağ merkezli savaş (Networkcentric Warfare)’ı göz önüne alarak su altında iletişimin geliştirilmesine vermektedir. Bu konu UUV (Unmanned Underwater Vehicle )’lerin geliştirilmesini de kapsamaktadır. İletişimde ABD dünyanın herhangi bir bölgesindeki dalmış durumdaki denizaltılara kodlu mesaj göndermek için artık ELF (Extremely Low Frequency) bandında çalışan ve yatay anten boyları yaklaşık 45 km olan 2 adet, 75 Hz frekansında transmisyon yapan çok yüksek çıkış gücüne sahip ELF istasyonunu kullanmak yerine, dünyanın çeşitli mevkilerindeki 12 VLF (Very Low Frequency) istasyonunu kullanmaya başladığını Eylül 2004’te açıklamıştır.ELF transmisyonlarının terk edilmesinin başlıca nedeni, çok dar bant genişliği nedeni ile data transmisyon hızının çok yavaş olmasıdır. (Ancak 3-100 Hz arasındaki ELF transmisyonları uzak mesafelerde deniz sathının arzu edilen derinliklerine kadar nüfuz edebilmektedir.) ABD denizaltı kuvveti şimdi denizaltı internet protokolu iletişimine (Submarine Internet Protocol (IP) connectivity) geçmektedir. IP muhaberesi noktadan noktaya (point-to-point) muhaberesini elimine edecektir. IP muhaberesi için otomatik sayısal şebeke sistemleri (Automated Digital Network Systems) tesis edilerek denizatlıların EHF (Extremely High Frequency) ve UHF (Ultra High Frequency)  transmitterleri vasıtasıyla bütün denizaltıların SIRP-NET (Secret Internet Protocol Router  Network)’e bağlanmaları sağlanmaktadır.
 
Denizaltıyı iki yönlü muhabere sırasında periskop umkunda kalmaktan kurtarmak için uzun süredir sadece alış için kullanılan ve kablosu dalmış durumdaki denizaltıdan sağılarak su sathına çıkan muhabere şamandırasının geliştirilmiş ve iki yönlü muhabereye imkân sağlayan bir çeşidi, ABD denizatlılarında (ve muhtemelen İngiliz denizaltılarında) kullanılmaya başlamıştır. ABD ve İngiliz şirketlerinin müştereken geliştirdikleri bu sisteme RTOF (Recoverable Tethered Optical Fibre) sistemi deniliyor. Sistemde 450 mm çapında torpidoya benzer şekilde bir şamandıra yüksek band genişliğine sahip ve sıfıra yakın gerilimdeki fiber optik bir kablo ile denizaltıya irtibatlandırılmıştır. Denizaltı su altında umk ve sürat yönünden geniş limitler içinde hareket edebilmektedir.(Bot emniyetli derinlikte, 8 kts süratle seyrederken 32 kbps muhabere penceresine  sahip olacaktır.Keza 800 ft’den daha derin umklarda dahi UHF (240-320 MHz) internet protokolu olanağı sunan SATCOM (uydu muhaberesi) imkânını kazanacaktır.) Denizaltıdaki bilgisayar kontrollu bir mini vinç şamandıranın su sathında dalga veya iz yaratmadan düzgün bir şekilde durmasını sağlar. Gerektiğinde otomatik olarak ilave kablo bırakılır veya kablonun  boşu alınır. Şamandıra istendiğinde süratle toplanabilir. RTOF çift taraflı muhabere yanında GPS ve radar ikaz cihazına da sahip olacaktır.(İlerde SHF, EHF muhaberesi, ESM ve çevre görüntüsünü aktarma imkânları da sağlanacaktır.)
 
ABD Bahriyesi su altı gözetlemesi, DSH, MKT, ve diğer benzer görevler için kullanılmak üzere torpido ebadında ve daha büyük UUV (Unmanned Undersea Vehicle)’lerin geliştirme çalışmalarına devam etmektedir.
 
İngiltere’ye gelince; 1997’de İngiliz Bahriyesinin BEA Systems Submarines ile 3 bot için imzalamış olduğu kontrat çerçevesinde 31 Ocak 2001’de kızağa konulmuş olan yeni SSN sınıfının ilk botu HMS Astute İngiliz Bahriyesinin başına epey iş açtı. (Bu sınıftan toplam 7 bot inşa edilmesi öngörülmüştür.) Astute’ün inşaatı, planlanmış sürenin 3 yıldan fazla gerisine düştü. İkinci bot HMS Ambush Ekim 2003’de, üçüncüsü HMS Artful da Mart 2005’de kızağa koyulmuşlardır. Astute İngiltere’de CAD (Computer Aided Design) tekniği ile dizayn edilen ilk denizaltı idi. 2002’den itibaren; zayıf proje yönetimi ve denizaltı endüsrisinin usta ve tecrübeli eleman bakımından kan kaybının yanı sıra, CAD ile üç boyutlu dizayn edilen objelerin imalatta kullanılabilmesi için iki boyutlu çizimlerinin hazırlanmasında yeterli ehil personel bulunmaması neticesi karşılaşılan büyük sorunlar nedenile de gecikmeler ortaya çıkmıştır. Dar boğazın aşılması için İngiltere’nin ABD’ye müracaatı ve iki ülkenin mutabakatlarının ardından Barrow-in –Furness’deki BEA Systems Submarines tersaneleri New England (ABD)’daki General Dynamics Electric Boat ile işbirliğine gitti. Böylece İngiliz uzmanlar, Virginia sınıfı botları CAD tekniği ile dizayn eden ABD’li uzmanlarla birlikte Astute projesi üzerinde Groton (Connecticut) tersanesinde çalışmaya giriştiler. (İngilizler 150 kişi getirmişti.) Bir kısım ABD’li uzmanlar da İngiltere’ye gitti. 2003 sonuna doğru, oluşan şartlara göre inşa programını yeniden düzenleyen kontrat tadilatı yapıldı. Müşterek çalışmalar 2003’den 2005’e kadar devam etti. İşbirliği halen devam etmektedir.İnşa teknolojileri alanında da İngilizler bir çok yeniliği görüp benimsediler.(Örneğin modüler inşa teknikleri, düşey yerleştirme metotları, standartların tespiti vb.) Gecikmelere paralel olarak bu sınıf 3 botun maliyeti de 2,6 milyar Sterlinden 3,5 milyar Sterline yükselmiştir. 21 Aralık 2005’de son mukavim tekne birleştirme kaynakları yapılarak mukavim teknesi bir bütün haline getirilen Astute, BEA’nın açıklamasına göre, 2007’de denize indirilecek ve 2008’de de teslim edilecektir. 2009’da hizmete girmesi beklenmektedir. Ambush’un 2010’da, Artful’un da 2011’de hizmete girmeleri planlanmıştır. Astute sınıfı botlar, 1973-1977 arasında denize indirilen ve harekât ömürlerinin sonuna yaklaşan Swiftsure sınıfı botları değiştireceklerdir. Astute sınıfı botlar 533 mm’lik 6 adet torpido kovanından Spearfish veya mayın atabileceklerdir. Ayrıca bu kovanlardan atılabilen Raytheon firmasının 1000 mil menzile sahip Tomahawk Block IV (taktik Tomahawk) kruz füzesi ile donatılacaklardır.(Block IV’lerde füzeyi uçuş sırasında yeniden programlamak için iki yollu uydu linki, muharebe hasarının tesbit edilerek görüntülerinin gönderilmesini sağlayan bir sistem (Transmission of Battle Damage İndication(BDI) İmagery) bulunmaktadır. Botun toplam silah yükü 36 torpido/füze (veya bunların bir kısmının yerine mayın) olacaktır. Diğer taraftan İngiliz nükleer denizaltı sanayii, tezgahların boş kalması neticesi tesislerinin ve insan gücünün dağılmaması için 2024’ten itibaren Trident D5 nükleer balistik füzesi atan 4 adet Vanguard sınıfı SSBN’in yeni bir sınıf ile değiştirilmesi kararının bir an önce verilmesi için hükümete baskı yapmaktadır. 2024 yılına epey zaman olduğu düşünülebilirse de, Vanguard sınıfının geliştirilmesinin toplam olarak 17 yıl sürdüğü hatırlanacak olursa, 2007’de kesin kararın verilmesi gerekli görülmektedir.
 
Şimdi de Fransız nükleer denizaltı gücündeki gelişmelere bir göz atalım. Fransa yeni bir nükleer denizaltı sınıfını inşa etmeye karar vermiştir. Fransız Bahriyesi yaklaşık 8 Milyar Euro tutacak bir maliyetle 6 adet Barracuda sınıfı SSN’e sahip olacaktır. İlk botun 2016’da teslim edilmesi ve 2017’de hizmete girmesi, müteakiben her 2 senede bir botun (ancak birinci ile ikincinin arası 2,5 yıl olacak) teslim edilmesi suretiyle 6 botun inşaatının tamamlanması beklenmektedir. Böylece 2026’da programın tamamlanacağı değerlendirilmektedir. DCN ve nükleer mühendislik şirketi Areva TA ile DGA (Délégation Générale pour l’armament ) ve CEA (Commisariat á l’Energie Atomique) dizayn ve inşa kontratının hazırlanması için birkaç ay süren müzakerelerden sonra, 20 Ekim 2006’da kontratı imzalamışlardır. Kontratın 21 Aralık’ta  yürürlüğe girmesi ile inşa programı 2007 yılında Chebourg tersanesinde fiilen başlamış olacaktır. Dalmış durumdaki deplasmanları 4765 ton olacak bu botlar kademeli olarak 6 adet Rubis sınıfı botların yerine geçeceklerdir. Esas silahları Scalp (naval cruise misilse), SM-39 Exocet, ve yeni nesil torpidolar olacaktır. Bu denizaltılar eskiden olduğu gibi açık denizlerde harekâta ilaveten sahile yakın sularda günümüzün taktik ve operatif ihtiyaçlarına cevap verecek harekât nevilerini (istihbarat toplama, sahile özel kuvvetler çıkarma vb.) icra edebilecek şekilde  (brown water operations) dizayn edilmişlerdir. Fransa bir yandan da 4 yeni SSBN (Le Triomphant sınıfı) inşaatına devam ediyor. İlk bot Triomphant 1997’de hizmete girmişti. Sonuncusu da (Le Terrible) 2010’da hizmete girecektir.
 
Son olarak da nükleer denizaltı elde etme yolundaki  Hindistan’ın çalışmalarına  değineyim. Hindistan bu maksatla ATV (Advanced Technology Vessel) denizaltı (SSN) programını çeşitli nedenlerle gecikmelere uğramasına rağmen uygulamaya çalışmaktadır. DAE (Deparment of Atomic Energy), DRDO (Defence Research and Development Organization) ve bahriye tarafından güney Hindistandaki Kalpakkam’da müştereken geliştirilen 100 Mw gücündeki reaktörün tamamlanıp faaliyete geçirildiği, 2006 yılı içinde açıklanmıştır. ATV’ye koyulmak üzere bir reaktör doğu sahilinde Visakhapatnam’da inşa halindedir. ATV Sovyetler Birliği zamanındaki Type 670A Skat (NATO ismi: Chalie) sınıfını nükleer denizaltı inşaatında esas olarak almıştır. Hindistan bu maksatla 1988’den itibaren Rusya’dan Bir Skat ödünç alarak üç yıl kullanmıştır. ATV’nin 2007’de denize indirilmesi beklenmektedir. 124 m boyunda, 4000 tonluk bot 2009-10 yıllarında deniz tecrübelerine tabi tutulacaktır. Böylece Hindistan başlangıçtaki ATV planlamasının yaklaşık 10 yıl gerisine düşmüş olacaktır.Hiç bir zaman resmi açıklama yapılmayan ATV programı Hindistan’ın ilk nükleer denemesini yaptıktan 2 yıl sonra, 1976’da başlamış, hala bitirilememiştir. Reaktörün bir çok kompenentinin Hindistan’da imalatı sırasında (stim jeneratörü ve kontrol çubuk mekanizması dahil) karşılaşılan teknik güçlüklerin aşılmasında Sovyet/RF bilim adamlarının yardımlarından istifade edilmiştir. Böylece; 2010’dan sonra, Hindistan da RF ve Çin gibi bünyesinde hem konvansiyonel hem de nükleer denizaltı olan bir deniz kuvvetine sahip olacaktır.
 
 
FAYDALANILAN KAYNAKLAR:
 
1- Jane’s Defence Weekly dergileri
2- Jane’s Navy Intenational dergileri
3- Jane’s Internatinal Defence Review dergileri
4- C4ISR dergileri
5- Defense News gazetesi nüshaları
6- Naval Forces dergileri
7- The Submarine Review dergileri
8- US Naval Institute Proceedings dergileri
9- Naval War Collage Review dergileri
10-Savunma ve Havacılık dergileri
11-Jane’s Intelligence Review dergileri
                                                                
 
 

Dikkat! İzinsiz olarak kopya edilemez ve hiçbir yerde yayınlanamaz.

     
 
Tümamiral (e.) M.Doğan HACİPOĞLU'nun Diğer Kitapları:
 
29 Ekim 1914 Osmanlı İmparatorluğunun Birinci Dünya Harbine Girişi
Doğan Hacipoğlu
Deniz Kuvvetleri Komutanlığı ;
İstanbul, 2003, 15.5 x 23.5 cm., Türkçe, Karton kapak.
ISBN No: 9754091595
 
 
 
 
 
 
 
     
 
 
Denizaltıcılar Birliği Derneği Logosu
 
 
 
Copyright © 2007 Denizalticilarbirligi.